Soruyu “He yaw, 50 tonu var” diye cevaplayacak olanların
ilgisini çeksin diye atmadım bu başlığı.
Son MKYK toplantısında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun sözleri
ciddi bir öz eleştiriye işaret etmekte:
“Geziden sonra
gri alandan oy almamız imkânsız hale geldi. Biz de bunu görünce,
kendimizde olan oyumuzu korumaya çalıştık. Kendi kitlemizi mobilize
etmek için söylem geliştirdik.”
Kimi üyelerin söyledikleri de çok farklı
değil:
“Seçim kampanyasında dinî referansla siyaset
yapılması, meydanlarda Allahü Ekber diye bağırılması seçmeni
ürküttü. Gezi eylemlerinden sonra oluşan gri alandaki seçmen AK
Parti’yi tercih etmedi ve Parti kendi gettosuna hapsoldu.”
Anlaşılan o ki, Gezi’den sonra AK Parti’de “Grinin diğer tonlarını
görmezden gelme” hatası seçimlerde de tekrarlanmış.
Doğrudan soralım:
“AK Parti içinde gri alanda
kalan, kendini dinî referanslarla tanımlamayan, ama bu partiye oy
verenlerin sayısı ne kadar?”
Hepsinden önemlisi gri alandaki seçmen kendini nasıl tanımlıyor?
Kim onlar?
Henüz bu hususta somut veriler ve kapsamlı bir araştırma yok. Ama
sonuçta AK Parti Genel Başkanı “Gri alanı ihmal ettik ve yok
saydık” diyorsa, gri alanın seçim sonuçlarına etkileyecek kadar
önemli bir çoğunluk olduğunu da kabul etmek gerekiyor.
Gözlemlerim ve özellikle Face Book üzerinden beni takip eden
yüzlerce AK Partiliden edindiğim izlenim de bu yönde.