Önceki gün beni aradınız Rifat
Bey. Konuştuk. “Fuat Bey Ankara’ya gelmiyor musunuz, bir
çayımızı kahvemizi içsek ve sohbet etsek” dediniz. Ben de
size “Vallahi Rifat Bey, ben Ankara’ya gelemiyorum ama siz
İstanbul’a sık geliyorsunuz, o vakit görüşelim ve sohbet edelim.
Siz de bana ne tür hizmetler yaptığınızı anlatırsınız, sohbet
ederiz” diye cevap verdim.
Biraz gülüştük, sonra güzel
dileklerle kapattık telefonu.
“Ne hoş, ne zarif
bir...