Aslında ortada tümüyle sistemsel bir sorun oluşturan, her hususta tartışmaya sebep olan 1961 darbe Anayasası’nın ürünü bir kurum var; Anayasa Mahkemesi.
Öyle çok yetkilendirildi ki neredeyse yasama, yürütme ve yargı erkini tek başına elinde tutan bir güce dönüştü.
Zaten AYM’ye “Bireysel başvuru” vb. yollarla ikisi de yüksek yargı kurumu olan Yargıtay ve Danıştay’ın kararlarını üstü örtülü denetim yetkisi veriliyor. Bu da yetmiyor, Anayasa Mahkemesi’nin tüm üyelerine diplomatik pasaport hakkı tanınıyor. Oysa diğer yüksek mahkeme üyelerinin (Başkan, 2. Başkan ve Başsavcısı dışında) yalnızca hususi pasaport hakları var. Maaşlardaki adaletsizliği ve diğer "özel haklar"ı söylemeye bile gerek yok. Böylece AYM jüristokrasisinin taşları döşeniyor ve diğer yüksek mahkemeler gereksiz hale getirilmiş oluyor adım adım.
Acaba iktidar büyüttüğü DEV’in farkında mı? Sanmıyorum ve asıl tehlikeli olan da bu....