Suriye’nin Lazkiye, Deraa ve Tartus bölgesindeki eli kanlı Esad rejiminin kalıntıları ve onların arkasındaki güçler bir ayaklanma başlattı. Ülkedeki mezhep çatışmasını körüklemeye yönelik bu provokatif saldırı, Cumhurbaşkanı Ahmet eş Şara’nın dirayetli yönetimi ve orduyu mobilize edip yönlendirmesi sayesinde bastırıldı ama geriye kanlı bir bilanço kaldı. Çoğu Suriye ordusundan 250’ye yakın ölüm var. Ayaklanmanın elebaşıları yakalandı. Tedirginlik içindeki Nusayrileri ellerindeki hediyelik yiyeceklerle ziyaret eden devlet görevlileri durumun sakinleştiğini bildirerek kimsenin kılına dokunulamayacağının güvencesini verdiler.
Ahmet eş Şara’nın ayaklanmanın bastırılmasından sonraki açıklaması son derece netti:
“Biz onları affetmeyi düşündük, onlar ise bizi katletmeyi. Suçluları affetmeyeceğiz. Devrik rejimin kalıntılarıyla asla uzlaşmayacağız; tek seçenekleri teslim olmaktır. Biz intikam olaylarının önüne geçmeye çalışıyoruz. Devrik rejimin kalıntıları, dış destekle fitne yaratmaya ve ülkemizi bölmeye çalışıyor.”
Şara’nın çağrısı sonucu AVRUPA BİRLİĞİ’nden yapılan açıklamada “Esad rejimi artıklarının Suriye sahil kesiminde güvenlik üçlerine saldırmasını kınıyoruz. Dış güçleri, Suriye egemenliğine saygı göstermeye çağırıyoruz Suriye içişlerine dış müdahalelerin durması çağrısı yapıyoruz” denilerek doğru teşhis konuldu.
Teşhisi doğru koyamayan, aslında neyin ne olduğunu bildiği halde Suriye’deki mezhep temelli kışkırtmayı Türkiye’ye transfer etmeye yeltenen Türkiye’nin içindeki CHP-ZP eksenli, Türkiye İşçi Parti soslu mezhepçi zihniyetti.
Pespaye, pis bir zihniyet bu.