Siz bakmayın öyle Özgür
Özel’gillerin telaşla “Beka sorunu yoktur” diye ön almaya çalışmasına ya da Muharrem
İnce’nin “Beka sorunu
yoktur, zekâ sorunu vardır” diye Tatanka şiirinden fırlamış aptal bir
kafiyeye sarılmasına.
Ne yapmak istediklerini gayet iyi
biliyorlar.
15 Temmuz’dan sonra çok
iyi anladık ki FETÖ’nün ileri gelenlerinden, onlarla
iş birliği yapan ulusalcı darbecilere dek pek çok kişi darbe
girişiminden haberdarmış.
Şimdi yine aynı filmi görür gibi
oluyoruz.
31 Mart sonrasına
endekslediler kendilerini ve gözümüzün içine baka
baka yalan söylüyorlar.
Hazırlıklarını çoktan
tamamladılar. Geçen günkü Oyunun sonu;
FETÖ ve “Millet İttifakı” başlıklı yazımda söylediğim
gibi yerel ve küresel çapta yürütülecek kuşatma operasyonlarından,
piyasada halkı canından bezdirmeye
odaklı piyasa operasyonlarına kadar; her şey belli.
Hatta FETÖ provokasyon türlerini, sosyal medya
trolleriyle algı oluşturma planlarını çoktan yaptı
bile.
“Beka sorunu
yoktur” yavelerinin tek sebebi var; halkın gerçek
senaryoyu anlamasına fırsat vermemek.
15 Temmuz’un çakma
artisti “Beka sorunu yoktur” diye halka
da “gel gel” yapıyor. Son 15 yılda halk desteği olmadan darbe
yapılamayacağını ya da yapılsa bile uzun ömürlü olmayacağını
öğrendiler çünkü. Bu yüzden kıvrak dans figürleriyle
yırtınması:
“Gel gel hiç
acımıycak.”
Ve ardından namesi
geliyor:
“Şansım varsa sana
talibim.”
“Ya çıkarsa” hayaliyle şanslarını
denemekten yılmadılar çünkü. Birileri de karşılarına
çıkıp “Yok öyle name” deyince hakaret
ediyorlar.
Ama burada
onlara “Biliyorum oyununu” demek
olmamalı asıl amaç.
Halka bu oyunu anlatmalı. Çünkü
artan işsizlik ve yükselen gıda fiyatlarıyla okkalı bir tokat yiyen
halkın tamamının 16 yıldır kavuştuğu imkânları elinin tersiyle, bir
çırpıda silmesi sözkonusu olmasa da muhalefete yüzde 4-5
yetecek.
Geçen yaz
sahnelenen döviz yükselişini siz
operasyonun kendisi sandınız ama o filmin
fragmanıydı. Keza marketlerde bugün hâlâ yaşanmakta
olan kriz fırsatçısı aracı ve toptancıların halkı gıda
tüketimiyle ilgili olarak perişan etme girişimleri de
aynı fragmanın bir parçası.
Hal Yasası vb. tedbirler olumlu
adımlar olarak nitelenebilir ama çok geç kalındığı da bir başka
gerçek.
Bence Ardan
Zentürk’ü de okuyun. Dünkü yazısının başlığı
şuydu:
Sayın Erdoğan, bu piyasa
sizi yer!..
O kadar doğru ki. Şili’de CIA
tarafından örgütlenen kamyoncu grevinin gıda sıkıntısının baş
göstermesinde nasıl etkili olduğunu ve halkı canından bezdirdiğini,
Pinochet darbesine zemin hazırlandığını anlatıyor ki elhak
doğru. Venezuela Devlet Başkanı
Maduro kötü yönetmiş. Eyvallah
ama ABD’nin ve Batı’nın uyguladığı ambargoyu, örgütlenen iç
muhalefetin sabotajlarını, piyasayı domine eden mikserleri alın
dünyanın en gelişmiş ülkelerinden Almanya’da uygulayın bakın ne
hâle geliyor. Fransa’yı söylemiyorum bile, daha şimdiden "Sarı
Yelekliler" eylemi ile abandone olmuş durumda.
Yine Ardan’dan okudum, kaçırmışım
doğrusu. Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Başkanı Şemsi Bayraktar gıda
enflasyonunda asıl sorumlunun üreticiden 1
TL’ye alınan ürünün tüketiciye en az 5 TL’ye ulaşmasına
neden olan aracı ve marketler olduğunu
söylemiş.
Bence söz bitmiştir ve gereği
yapılmalıdır.
Küresel odakların ve içerideki iş
birlikçilerinin hepimizin bildiği bu tezgâh ve operasyonlarda diğer
ülkelere kıyasla daha fazla ileriye gitmemelerinin bazı nedenleri
var:
1-Türkiye ile bölgede yapılacak
pek çok iş var. Bunun için ülkenin gücünü kaybetmemesi ve fazla
yıpratılmaması gerekiyor. Ama bunu yönetecek “uyumlu,
kontrol edilebilir” bir iktidara ihtiyaç
var.
2-Hedef Erdoğan’ın halkın isteği
doğrultusunda gönderilmesi ve “demokratik
teamüllere” uyularak yapılıyor görüntüsünün
verilmesi. Aksi hâlde halkın onun etrafında
toplanmasından endişe ediliyor.
3-Eğer beceremezlerse yukarıda da
anlattığım üzere provokatif kuşatma
planları hazır.
Ama daha önceki yazımda da
belirtip Bahçeli’nin sözlerine atıfta bulunarak
söylediğim gibi, oyun görülmektedir.
Bundan sonrakiler mahkeme
salonlarını göremeyecektir.
Evet, market ve pazardan çıkıp da
edinilmiş tüm haklarını bir çırpıda
silip “AK Parti’ye ya da MHP’ye oy veriyordum ama
şimdi vermeyeceğim” diyenler ve yıllardır gelen
düzenli kazançlarını unutup işleri eskisi gibi gitmeyen işçi,
memur, öğretmen, esnaf ve iş adamları için söyleyeceğim ise
şudur:
Evet, BEKA SORUNU VARDIR ve hatta
YARINDAN DA YAKINDIR.
Kararınız aynı
zamanda geleceğinizdir, unutmayın.
O gelecek, kimseye
bugünleri aratmamalı.