Canımızı verdik. Ben oğlumu verdim, 27 yaşında bir evlat koydum
toprağa.
Evet, 251 şehit verdik ama bayrağımızı, vatanımızı böldürmedik.
Öldürmeyiz de biz.
Ben, zor yaşıyorum, oğlumsuz…
Çok zor yaşıyorum. Bana bıraktığı gururla, şerefle yaşıyorum. Ama
biz, vatansız, bayraksız da yaşayamayız.
ÖLDÜRMEDİK!
Dün gece bir haber duydum, bu hainler tekrardan
canlanıyormuş.
Akıllarından geçirmesinler!
Bu millet olduğu sürece, bu vatanı, bu bayrağı bölemezler.
Ömer Halisdemir'in oğlu şehit olmak için bekliyor, Tolga
Ecebalın'ın oğlu şehit olmak için bekliyor, ben
babasıyım, şehit olmak için bekliyorum.
Aklınızdan canlanmayı geçirmeyin, bu sefer öyle olmaz.
BU SEFER ÖYLE OLMAZ!
Yukarıdaki sözleri 27 yaşındaki 15 Temmuz şehidimiz Tolga Ecebalın’ın Babası Tarkan Ecebalın’ın tok ve kalbinin derinliklerinden gelip bizi yaşadığımız ana âdeta mıhlayan sesinden dinledim. Hem de sayısını hatırlamadığım kadar çok.
Tekrar tekrar başa sararak...
Şehidimizin babasının “Ben” deyip uzunca bir es verdikten
sonra “zor yaşıyorum, oğlumsuz” dediği her anı beynime
nakşettim. O cümleyi her işittiğimde boğazıma bir yumru gibi
düğümlendi gözyaşları.
Sonra, “ÖLDÜRMEDİK” derken sesinde tınlayan insanlık
vurgusu...
Şimdi buradan YARGIMIZA SESLENMEK İSTİYORUM.
Bu milleti; şehit anne-babalarını, gazilerimizi, darbeyi milletle
birlikte bastıran vatansever ordu ve emniyet mensuplarını, darbe
gecesi 251 insanımızı şehit eden, binlerce gazimizi yaralayan hain
şerefsizleri ÖLDÜRMEDİKLERİNE PİŞMAN ETMEYİN aldığınız
kararlarla!
Askerî okullara bu namussuz çocuklarının nasıl girdiğini,
onların meydanlara çıkan halkı kurşunlamak üzere
nasıl SEÇİLEREK otobüslere bindirildiğini göz ardı
edip, Fetullah-CIA çiftleşmesinden peydahlanan insan
taklitlerini serbest bırakmayın! Onların ortalarda geviş
getirerek salınan, gerçeği yalanlarla
yıkayan pespaye doğum
makinelerini sevindirmeyin.
Suriye kırsalında, Irak dağlarında şehit olan askerlerimizin
kemiklerini sızlatırcasına PKK süprüntüsü orta mallarına
devletimizin kasasından paralar ödettirmeyin.
YARGITAY VE ANAYASA MAHKEMESİ, DUYUN BENİ!