Bu laf epeydir dolaşımda.
AK Parti’ye oy veren bazı
insanlar dâhil, muhalefet ve iş dünyasındaki pek çok kişinin
ağzında:
“Yurt dışı ve yurt içi
sermaye piyasası Berat Albayrak’a çok tepkili.
Aslında dövizdeki yükselişin sebebi Cumhurbaşkanı’nın
damadını Hazine Bakanı olarak ataması.”
Ve ilave ediyorlar
ardından:
“Hazine Bakanı misal
Ali Babacan olsaydı güvensizlik ortamı doğmazdı ve
bunları yaşamazdık.”
Ben ise onlara sorduğumu buraya
da yazıyorum. Kusura bakmayın ama büyük harflerle:
NEDEN?
Hakikaten meraktan soruyorum.
Berat Albayrak NEDEN güven vermiyor?
Hazine Bakanı olarak
atanalı daha bir ay bile olmamış, herhangi bir icraatını
görmemişsin, üstelik gelir gelmez piyasalara güven verici
konuşmalar yapmış. Bir altı ay bekle en azından, öyle değil
mi?
Daha önceki tecrübeleri dikkate
alınacaksa şayet, Enerji Bakanı olarak görev yapmış ve bana göre
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı Enerji
Bakanı. Onun güneş ve rüzgâr enerjisine yaptığı yatırımlar
ve bu yatırımların önündeki bürokratik engelleri kaldırması zaten
bunun ispatı.
Ee, o vakit?
BERAT ALBAYRAK’IN “BÜYÜK
GÜNAHI” NE?
Bu sorunun tatminkâr bir
cevabını inanın ki alamadım. Ama sonunda biri ağzından
kaçırıverdi:
“Berat Albayrak,
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dediğinden dışarıya çıkmayacak. Ee,
Erdoğan’ın ekonomik konulardaki görüşü
malum, faiz yükselmesin ama döviz düşsün
istiyor.”
Haa, şöyle… Şimdi anlaşıldı.
Demek ki Başkan’ı dinlemeyecek, kendi başına iş yapacak bir
Hazine Bakanı istenmekte. Faiz yükselsin, döviz
istediğimiz seviyede dursun biz de para kazanalım
hesabı.
Bu ifşaatı yapan tanıdığıma
“Ama işler iyiye de gitse, kötüye de gitse sorumlusu
Başkan değil mi? Bakan’ın da bu durumda Başkan’ın dediğini yapması
gerekmez mi?” diye sordum.
Suskunluk. Çünkü geçmişte
alıştıkları düzen buydu. Öyle bakanlar vardı ki
gidip ABD ile Batı ile iş tutar, sonra da bunu bir
sürü kafa karıştırıcı ekonomik analizlerle sisteme dayatırlardı.
Bunun örneklerini pek çok kez gördük ve yazdık.
Demek ki artık
istediklerini yaptıramayacakları, piyonları olamayacak bir
Hazine Bakanı ile karşılaştılar ve saldırının
nedenlerinden biri bu.
Şimdi bir anekdot aktaracağım
size.
“SEVİLEN” HAZİNE
BAKANININ ŞARTLI IMF KREDİSİ
Bir eski bakan
anlattı bunu.
Önceki gün, adını bir Amerikan
filminden alan “Kriz bizim işimiz” başlıklı
yazımda, amacın Türkiye’yi IMF’ye mecbur etmek
olduğunu anlatmıştım hatırlarsanız. Bloomberg, Guardian,
DW, Washington Post’tan yükselen sesler buna işaret etmekte
malumunuz. Sayın Bakan o yazıyı okumuştu ve bana yurt
dışı sermaye piyasasının çok sevdiği hazine bakanlarından
biriyle ilgili küçük bir hatırasını nakletti. Bakanın adını
yazmıyorum. Zaten herkes anlayacaktır.
“Bu arkadaş bir gün
Başbakanımızın yanına (Cumhurbaşkanımız o vakit Başbakan’dı)
heyecanla geldi. Ellerini ovuşturarak ‘Efendim IMF’den 1
milyar dolar kredi aldık’ dedi. Başbakanımız ‘İyi
tamam’ dedi. Sonra birden aklına geldi ve ‘Şartsız
kredi değil mi bu?’ diye sordu. Tonton hazine bakanımız
biraz da kızararak ‘Hayır efendim, bir şartları var
aslında, Irak’a asker sokmamızı istemiyorlar’ dedi.
Başbakanımız ‘Ver bakayım şu anlaşmayı bana’ diye
elini uzattı, aldı ve parça parça yırtıp çöpe
attı.”
Şunu bilelim. ABD Türkiye’ye
yaptıklarını söz gelimi Çin’e yapsaydı, bu bir savaş nedeni
olurdu emin olun.
Ağaçları incelemekten ormanı
göremeyen bir toplum olmaktan kurtulamadık. Hazine Bakanı bilmem
kim olursa bunları yaşamazmışız. Geçiniz lütfen. Bu sadece
bir psikopatın öldürmek için hasta etmeye çalıştığı insana
önce kendini “iyi hissetsin” diye morfin verip
uyuşturmasına benziyor.
Apaçık bir gerçeği böyle eğip
bükmeye gerek yok.
Dolar düşerken uzun
bayram tatiline dikkat!
Geçen akşam TGRT’de
Gündem Özel programında Prof. Dr. Göksel Aşan çok önemli
bin uyarıda bulundu ve dedi ki:
“Bayram günlerine dikkat!
Dokuz gün uzun bir süre ve sermaye piyasası tatilde oluyor. Ama
yurt dışında tatil yok. Bu sürede yurt dışı hareketlenmelere
zamanında müdahale edecek bankacı ve bürokratlar
teyakkuzda, yani nöbette olmak zorundadır. Devlet tatil
yapmamalı kısaca.”
Bu uyarıyı çok
önemsiyorum.
Muharrem İnce o tweeti
neden sildi?
İki gün önce seçim propaganda
konuşmalarından birinin videosunu paylaştı Twitter’da. Konuşmasında
“Bakın sevgili vatandaşlarım, bu Erdoğan seçimi kazanırsa
söylüyorum, dolar 7 liraya, 8 liraya çıkacaktır”
diyordu.
Tam da Tweet’i yayınladığı gün
dolar 7 liraya tırmanmıştı.
Hemen sildi
tweetini.
Ee, ne güzel. Dediğin çıktı işte,
niye kaldırdın ki tweeti?
O kadar akılsız değil
tabii.
Bu konuşmasını içeren videosu,
kim olduğunu açıklayamadığı Amerikalılarla kirli
ilişkisini kabak gibi ortaya çıkarmaktaydı da
ondan.
Gerçek şu ki Muharrem
İnce’nin Amerikalılar nezdinde hiçbir kıymeti harbiyesi
yok. Onların adamı Kemal Kılıçdaroğlu. Muhterem
yurt dışından gelen telefonla “Dış dünya da beni benimseyip
bağrına bastı” zehabına kapıldı besbelli.
Acıyorum artık. Yaptığı
açıklamalara bakın, hâlâ vatan safında duramıyor.
Bir de Metin
Feyzioğlu’nu dinleyin. Muharrem İnce’den daha az muhalif
değil.
Seversiniz sevmezsiniz,
“Bir muhalif, ülke dış saldırı karşısındayken nasıl
konuşur”un dersini vermiş.