Sözcü gazetesi, haklarında
FETÖ’yü desteklediklerine dair açılan davalar ve ardından
gelen Emin Çölaşan ile Necati Doğru
davaları nedeniyle kendilerini aklamak için panikle
geçmişte “FETÖ ile nasıl mücadele
ettiklerini” eski manşetleriyle paylaşıp
duruyor.
Peki, yazdınız. Siz
uyanıktınız(!) anladık.
Biz de bu
pislik Cemaat’in oyununa geldik. Çünkü
karşımızda onların bir başka versiyonu olan Kemalist
darbeci vesayetçiler tehdit edip
duruyordu.
Ama asıl fikrimizi sorarsanız bu
durumu “İt dişi domuz derisi” sözü ile
tanımlıyorduk daha çok.
Lâkin yanıldığımız
nokta, itin fazla dişli olduğunu
görememekten kaynaklıydı.
Derken, önce 7 Şubat
MİT darbesi ve arkasından da 17-25
Aralık yargı darbesi geldiğinde bu örgütün alçak
yüzünü gördük. Tıpkı ülkemizde yıllardır darbe üstüne darbe
yapan Kemalist
askerÎ vesayetçilerin ne halt olduğunu
anladığımız gibi.
Yanılmak insanlık
hâlidir.
Evet, CHP, SÖZCÜ ve Cumhuriyet
gazetesi (Can Dündar yönetiminde olanı) yanılmadı. Tam tersine,
bile isteye, taammüden(*) FETÖ terör
örgütünü destekledi.
Sandılar ki “Biz bu
FETÖ’yü destekleyelim, bu iktidarı ancak onlar yıkabilir.
Sonrasında zaten onların icabına bakarız” diye
özetlenebilecek “big bang teori”leriyle bir
taşla iki kuş vuracaklar. Zaten Emin
Çölaşan’ın hakkında dava açılmasına neden
olan “Şimdi Cemaat'i destekleme zamanı”, “Bizim
yapamadığımızı Fetullahçılar yaptı” ya
da “Tutmuşlar FETÖ terör örgütü diye bir dandik örgüt
uydurmuşlar. Yok böyle bir örgüt” açıklamalarının
sebebi buydu.
Neden bilerek ve
isteyerek; yani taammüden FETÖ’yü
desteklediler?
Bu sorunun
cevabı Yılmaz Özdil’in 17 Aralık’ın hemen
ertesi günü çıkan o kısacık “Okyanus ötesi ülkemizde
yönetime el koydu” yazısında mevcut.
MİT tırları
ihanetinin de başından beri içindeydi Sözcü
gazetesi.
17 Aralık’tan bir gün
önce, “AKP’nin gönderdiği silahlar
belgelendi” diye manşet atmışlardı. Üst başlığında
“Suriye’deki muhaliflere silah vermiyoruz
diyorlardı” yazıyor, altındaki spotunda da
“İktidarın yalanı TÜİK ihracat-ithalat raporunda ortaya
çıktı. Türkiye kafa kesen El-Kaideci’lere 6 ayda 47 ton silah
yolladı” ifadesi yer alıyordu.
Haber adı altında yayınlanan
kepazeliğin asparagas olduğunu en başta
anlamıştık ama bu kuyruklu yalanın asıl sebebi 15 gün
sonra ortaya çıkacaktı.
Dediğimiz gibi bu
manşetten 15 gün sonra MİT tırları
operasyonu yapıldı. Amaç Türkiye’nin uluslararası
camiada “Terör örgütlerine silah yollayan bir
ülke” olarak damgalanmasını, savaş
suçlusu olarak Uluslararası Adalet Divanı’nda
yargılanmasını sağlamaya yönelikti. Bu yüzden
Fetullah iblisinden Sözcü ve Cumhuriyet’e, CHP’sinden, FETÖ yayın
organlarına, Ali Bulaç ve Şahin Alpay’lara varıncaya dek pek çok
isim Türkiye’ye uluslararası müdahale
çağrısı yaptılar.
O operasyonu yürüten subayların
tamamı FETÖ mensubu çıktı. Şimdi cezaevindeler. CHP
Grup Başkan Vekili Özgür Özel ve
arkadaşları cezaevindeki MİT tırları ihanetinin
faili bu FETÖ’cüleri sık sık ziyaret
edip hâl hatır soruyorlar, isteklerini not alıp onlar
için temin ediyorlar.
Nasıl dayanışma?
Sözcü şimdi
bir Maocu artığı tetikçiyi
tutmuşlar paçalarımıza saldırtıyor. Bundan dokuz yıl
önce yazdığım üç dört tweeti döndürüp dolaştırıp yayınlıyorlar.
Amaçları beni; bizleri sindirmek,
konuşturmamak.
Kısaca Sözcü medya
dünyamızdaki en büyük “proje”lerden biridir. Sahibi
firari olduğu için FETÖ ile organik bağları tespit edilemiyor. Ama
açılan davadaki iddianameye bakıldığında FETÖ’ye yoğun bir destek
olduğu görülmekte. Bunu da zaten “Şimdi Cemaat'i
destekleme zamanı” diye itiraf etmiş
durumda.
Yani ortada
bir cinayet var:
Bilerek ve isteyerek, ülkemizin
geleceğini karartarak 15 Temmuz darbesine giden süreçte FETÖ’yü
desteklemek ve hayatlarını kaybeden şehitlerimizin
dökülen kanlarına taammüden ortak olmak.
15 Temmuz’dan sonra büyük bir
“dönüş” yapıp yandan çarklı hâle geldiler ama yemezler. Ona
bakarsan 15 Temmuz’da darbecilerin üzerine ateş açan FETÖ’cü
hainler bile nasıl olduysa bir anda anladı FETÖ’nün ne
kadar kaka bir örgüt olduğunu.
Gerçek kabak gibi ortada. Sözcü,
alenen FETÖ’nün aparatı olmuştur ve bunun hesabını şu ya da bu
şekilde vermelidir.
.....
(*) Bir suçu bilinçli bir
biçimde önceden plânlayarak, tasarlayarak, bile bile, kasten
işlemek.
Gözden kaçmaması
gerekenler
1-Komedyen Tolga Çevik paylaştığı
için gördüm. Metin
Akpınar’ın “Tayyip Erdoğan’ı
eleştirdiği için” soruşturmaya uğradığına
inanıyorlar. Türkiye’de komedyenlerin çapı bu. Neye karşı
çıktıklarını bile bilmiyorlar. Metin
Akpınar, Erdoğan'ı eleştirdiği için
değil, Erdoğan'ın ayağından asılacağını,
darbeyle devrileceğini tehdit olarak dillendirdiği
için soruşturmaya uğradı.
2-Herkesin ağzında
istisnasız “Amerika Kürtleri üçüncü kez
sattı” lafı. Tekrar söyleyelim,
Amerika Kürtleri değil, YPG’yi
sattı eğer sattıysa. Onlar da
zaten satılık
olduğu için durum
stabil.
3-FETÖ’cülere yapılan bir
baskında 20’den fazla sarı yelek
istiflendiği görülmüş. Bir “vay
be!” daha.
4-Rize Emniyet
Müdürü Altuğ Verdi’yi şehit eden polis memurunda FETÖ
izi tespit edilmiş. Söylemiş ve yazmıştım;
“Bu cinayetler FETÖ’nün kamikaze cinayetleri
olabilir” diye.
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/605605.aspx