Afrin operasyonunun oluşturduğu
yoğun gündem bürokratik
sırtlanlara yaradı. Bir yandan yargıda peş peşe
tuhaf kararlar alınıyor ama bürokrasinin de ondan aşağı kalır yanı
yok.
Geçen yılın 14 Aralık tarihinde yayınlanan yazımda(*)
size mülteci Türkmen gençlerin, Osmaniye
Korkut Ata Üniversitesi’nde görev yapan A.S. adlı bir
öğretmen tarafından nasıl Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan düşmanlığı ile doldurulduğunu örnekler
vererek aktarmıştım. A.S. adlı öğretmen Face
Book paylaşımlarında da Erdoğan için ağır sözler sarf
etmişti.
A.S.’nin iki işvereni vardı. Biri Yurtdışı
Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), diğeri de
Korkut Ata Üniversitesi.
Konuyu bana Sabah Avrupa İsviçre Temsilcisi
Mehmet Çek iletmişti.
Olayı işitir işitmez önce Türkiye’nin milyarlarca dolar
harcadığı Suriyeli mülteciler üzerinde böylesi oyunlara izin
verilmeyeceğini, derhal her iki kurum tarafından gereğinin
yapılacağını sandım safça.
Ama ne gezer. Tersine YTB’nin Basın
Müşaviri Nedim Aslan’ın, Cumhurbaşkanı aleyhinde
kışkırtıcı ifadelerle mülteci Türkmen gençleri dolduran öğretmen
A.S.’yi koruma altına aldığını, “şikâyetçi
olduğu” düşünülen tüm öğretmenleri
ise “A.S.’ye bir şey olursa hepiniz işinizden
olursunuz” diye tehdit ettiğini
öğrendim.
Belli ki YTB Başkanı Mehmet
Köse’den cesaret buluyordu bunu yaparken.
Sonra da Osmaniye’ye YTB hukuk servisinden
iki kişi soruşturma için gönderildi. Bu iki kişi
öğretmenlerle konuşup gerekli raporları verdi kuşkusuz.
İçeriklerinde ne olduğunu bilmiyorum ama bildiğim bir şey
var:
YTB, Cumhurbaşkanı’na hakaret eden A.S.’yi
şikâyet ettiğinden şüphelendiği Zahide Seydioğulları adlı öğretmeni
işten attı. A.S. ise eğitim vermeyi
sürdürüyor.
Nasıl ama?