Başlıktaki matematik denklemi gibi görünebilir ama hedefi darbe olan bir formül aynı zamanda. Çünkü en acımasız darbeler bile yanlarında-arkalarında bir kitlesel taban bulmayı isterler. Evvelden CHP yetiyordu darbecilere. 2006’dan itibaren yüzde 25’lik destekle bile darbe yapılacağını söyleyip durdu açık sözlü askerî vesayetçiler. Ancak AK Parti oyların yüzde 50’sini almaya başladığından beri “darbe meşruiyeti”ni daha geniş bir kitlesel tabanla sağlama yolları aranmaya başlandı. Misal, General Sisi, Mısır’da Mursî iktidarını devirirken arkasına beş benzemez gibi görünse de laikleri, solcuları, liberalleri ile Selefileri almıştı. Gezi olaylarında Küresel Merkez’in hesap ettiği ama hayata geçiremediği tam da buydu. Ancak Gezi’ye katılanların Yüzde 90’ı CHP’li, kalanı DHKP-C ve benzeri terör gruplarıydı. HDP, Öcalan’ın talimatıyla mesafeli durmuş, hatta Demirtaş CNNTürk’teki bir konuşmasında “Hükümeti devirecek, darbeye doğru götürecek bir halk hareketini çıkarabilir miyiz anlayışı vardı. Bu kısmına şiddetle karşı çıktık. Gezi’ye mesafe koyduk” demişti. MHP zaten DHKP-C’lileri ve ortalığı yıkıp yakan Gezicileri görünce heyheyleniyordu. Cemaatin polise şiddet kullandırarak olayları tırmandırması sonuçta bir işe yaramadı.