Bizdeki siyasetçilerin,
siyasetçilerin ve akademisyenlerin bir kısmı ruhlarını
satılığa çıkarmış kötülük ajanları. Almanya bu tür
yaratıkları Türkiye’nin içinden çıkarıp devşirebiliyor. Bu konuda
çok başarılılar.
Misal 2024’te
yapılacak Avrupa Futbol Şampiyonasına ev sahipliği
için tam Alman basını bile “Türkiye
yükselişte” manşetleri atarken Ahmet Şık
adlı çukur, Almanları dertten kurtardı. WDR
televizyonuna demeç vererek “Türkiye’de
diktatörlük var, sakın ha 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası Türkiye’de
yapılmasın” diye Almanya’ya diz çöküp
yalvardı.
Ahmet Şık’ın zamanlaması çok
uygundu Türkiye’ye yönelik iftiraları için.
Çünkü Almanya’nın ev sahipliğini
yaptığı 2006 yılındaki FIFA Dünya Kupası’nı Alman Futbol
Federasyonu (DFB) Başkanı Wolfgang Niersbach’ın rüşvetle aldığı
2015 yılında ortaya çıkmıştı ve bu konu yeniden gündeme
gelmişti.
Alman devleti ve medyası futbol
taraftarları arasındaki hoşnutsuzluğu görmezden gelse de
Türkiye’nin de talip olduğu EURO 2024’ün Almanya’ya verilmesi için
ellerinden geleni yapıyorlardı. 2006 rezaletinin yeniden
konuşulması morallerini bozuyordu. Kampanya
başlatmışlardı “Futbol bizi
birleştirir” sloganıyla.
ALMAN FUTBOL
FEDERASYONUNUN RÜŞVET SABIKASI
Ama Alman millî takımının
son dünya kupasındaki başarısızlığının sorumlusu olarak
görülen Alman Futbol Federasyonu’na (DFB) yönelik
taraftar tepkisi dinmek bilmiyordu.
Geçen hafta Augsburg
ile Werder Bremen arasında oynanan maçta
taraftarlar "Avrolarla satın alınmış turnuvalara
ihtiyacımız yok. İhtiyacımız olan
değişim" pankartları açtılar.
Yine Stuttgart-Fortuna
Düsseldorf karşılaşmasındaki taraftarların
pankartlarında ise DFB’nin “Futbol bizi birleştirir”
sloganı değiştirilmiş, yerine “Sizi para birleştirir. Avrupa
futbolunun kalbinde
yozlaşma” yazılmıştı.
2015 yılında ortaya çıkan rüşvet
nedeniyle DFB Başkanı Wolfgang
Niersbach istifa etmiş, FIFA tarafından bir yıl
süreyle futboldan menedilmişti.
RÜŞVETÇİ GİTMİŞ YERİNE
IRKÇI BİR NAZİ KALINTISI GELMİŞTİ
Yerine de Reinhard
Grindel adlı ırkçı bir rezil
getirilmişti.
Hatırlatalım.
Türk asıllı Alman
futbolcular Mesut Özil ile İlkay Gündoğan'ın
yanı sıra İngiltere Premier Lig'de oynayan
millî futbolcu Cenk Tosun, mayıs
ayında bir etkinlik çerçevesinde Türkiye Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan'la Londra'da buluşarak fotoğraf
çektirmiş ve formalarını hediye etmişti.
Bu fotoğrafın ardından Almanya'da
Mesut Özil ile İlkay Gündoğan'a linç kampanyasına varan ırkçı
saldırılar ve eleştiriler yöneltilmişti.
Mesut Özil ve İlkay Gündoğan,
Grindel adlı Nazi kalıntısının kupadaki başarısızlığında "günah
keçisi" ilan edilmişler, teknik direktör tarafından neredeyse hep
yedekte tutulmuşlardı.
DFB her iki futbolcuyu da bu
fotoğraf nedeniyle suçlayınca iş iyice çığırından çıkmış, Mesut
Özil Rusya'nın ev sahipliğinde düzenlenen 2018 Dünya Kupası'ndan
sonra Almanya Millî Takımı'nı
bıraktığını sosyal medyadan yaptığı açıklamayla
duyurmuştu. Özil açıklamasında, DFB Başkanı Grindel'i doğrudan
eleştirmişti.
BU PANKARTLARI ALMAN
MEDYASI GÖRMEZDEN GELDİ
Bir not daha verelim. Alman
basını, statlarda açılan pankartları da görmedi.
Sanırım sınırsız ifade özgürlüğü
nedeniyle.
Benzer bir durumun Türkiye’deki
statlarda yaşandığını düşünün. Yer yerinden oynardı.
Alman medyası, siyaseti ve
akademisi tamamen ALMAN MİLLİYETÇİSİ olduğu için tüm tepkilerin
üstünü kapatıyordu. Ülkenin en çok satan Bild
gazetesi ise üzüntüyle Euro 2014
için “Türkiye yükselişte” başlığını
attı.
İşte Ahmet Şık adlı
çukur, tam da bu esnada Almanya için
aranan acil kan oldu
ve Alman faşizminin, ırkçılarının değirmenine su
taşıdı.
Bu PKK sevici yaratık, Türkiye
halkının vergileriyle milletvekili maaşı alan ahlak
düşkünü, "EURO 2024’ü Türkiye’ye
vermeyin” diye Alman efendisine
yalvardı.
O konuşurken Hambach
ormanında maden işletmelerine karşı direnen
çevrecileri izleyen bir gazeteci, polisin ağır saldırısı sonucu
ağaçtan düşerek öldü.
Ahmet Şık da “gazeteci”ydi
biliyorsunuz. Devleti terörist olmakla suçlayan, Savcı
Mehmet Selim Kiraz’ı katleden teröristleri “Bu
eylemi yapmaya mecbur bırakıldılar” diye aklayacak
denli gözü dönmüş bir terörist sevdalısı olan “milletvekili” Ahmet
Şık adlı utanmazın zaten umurunda değildi Hambach ormanında ölen
gazeteci.
O ancak bir terörist ölürse
duyargaları kımıldayan bir tek hücreli çünkü.