Fuat Uğur Türkiye Gazetesi

Cumhursuz Cumhuriyet’in laikçileri ve forsaları

Günlerdir sorup duruyoruz. İngiltere Kraliçesi çağırsa önünde reverans yapmayı bırak, takla atacak olanlar, neden Osmanlı hanedanından Nilhan Osmanoğlu’na ağza alınmayacak hakaretlerde bulunurlar? Müjdat...

11 Şubat 2017 | 875 okunma

Günlerdir sorup duruyoruz.
İngiltere Kraliçesi çağırsa önünde reverans yapmayı bırak, takla atacak olanlar, neden Osmanlı hanedanından Nilhan Osmanoğlu’na ağza alınmayacak hakaretlerde bulunurlar?
Müjdat Gezen ile Yılmaz Özdil’in Halk TV’deki konuşmalarının içeriğini öğrenmeyen kaldı mı? Gezen “Ben kadını beğendim yahu” diyor, Özdil de “Suadayı veresin mi geldi?” diye “espri”yi patlatıp salondaki kalabalığı çılgın kahkahalara boğuyorlar. Hemen ardından Müjdat Gezen’in “Adayı değil ama… Neyse sonra konuşuruz” diye devam eden “espri”si, bu kesimin belaltı dünyasının zihin dünyasını ne kadar işgal ettiğini göstermesi bakımından ufuk açıcı oluyor.
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel ise her zamanki gibi çok sert bir açıklama yaparak “Nilhan Hanım! Atatürk olmasaydı hangi paşanın kaçıncı karısı olurdun onu hiç düşündün mü?” diye soruyor. Bu mülevves manifesto Ahmet Hakan Coşkun ve Gülse Birsel’in hakaretlerine göbek attırıyor tabii.
İçimden “Ha gayret, az kaldı. Neredeyse Osmanlı hanedanını tekrar ülkeden kovup ‘Cumhuriyet’i kurtaracaksınız” demek geçti.
Demokrasisiz Cumhuriyet’i ne çok sevmiştik oysa.
Dindarlar sindirilmişler, halk köylerinden çıkamaz hâle gelmiş, şehirlerde görünür kılınan yüzde 10’luk nüfusla, vitrindeki “vatandaş” prototipi, modern hayatın ne şahane olduğunu dosta düşmana göstermişti. Tayyörlü, tuvaletli ve şapkalı kadınlar, smokinli erkekler, balolar, törenler, merasimler ve daha neler neler.
Ecnebiler hayran kalıyorlardı azizim. Anneannem Moda’da şortla bisiklete biniyordu.
Zaten ne varsa 1923’ten sonra kurulmuştu. Mekteb-i Mülkiye, Darülfünun (İstanbul Üniversitesi), Mühendishane-i Berr-i Hümâyun, Hendese-i Mülkiye, Tayyare Mektebi, Mekteb-i Tıbbıye-i Şahane, Darül Muallimat, bugünün Galatasaray Lisesi ve diğerlerinden oluşan yüzlerce okul ve üniversite, askerî okul hiç yoktu.
Hepsi Cumhuriyet dönemindeydi!
Sosyalistler dâhil her partinin, her etnik kesimin rahatça milletvekili sokabildiği dönemin en demokratik parlamentolarından biri olan Meclis-i Mebusan da Osmanlı’da değil Yunanistan’daydı.
1920 Kurucu Meclisi’nde temsil edilen mebuslar ise Osmanlı’da yetişmemişti.
Kısaca bu Cumhuriyet’i ve kurucularını leylekler getirmişti.
Şimdi bu Cumhuriyet, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçmeye hazırlanıyor.
Ama Kemalist laikçilik çıldırmış gibi, binmişler FETÖ’nün alametine, gidiyorlar kıyamete.
Peki, bindikleri bu köhnemiş ve sürekli su alan kayığın forsaları kim biliyor musunuz?
O yok etmek istedikleri muhafazakâr kesimin kompleksli ve öteki mahalleye yaranmaya çalışan ezikleri. “Abi abi” diye peşlerinde dolandıkları adamlarla kavgaya tutuşan yürekli insanları sureti haktan görünüp jurnalleyenler.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
GÜÇLÜ DEĞİLSEN ÖL! Kanuni ve Safiye Sultan’ın vahşi düzeni 17 Ocak 2025 | 1.588 Okunma Tiyatroda 9 yıl bekledi, yalnızca aslan rolü istedi, kükremek için! Vermediler, canına kıydı… 15 Ocak 2025 | 3.047 Okunma “Dilan Polat bile kurtuldu, yakında her şey unutulur” diyormuş… 13 Ocak 2025 | 2.488 Okunma Oyunculuk ajanslarında yaşananlar… Bir taciz hikâyesi ve ünlü bir ismin gözyaşları 11 Ocak 2025 | 3.203 Okunma Rekabet Kurulu’ndan oyunculuk ajanslarına soruşturma ve “İş”e dönüştürülen özel hayatlar 09 Ocak 2025 | 8.591 Okunma