Demek ben de bugünleri görecekmişim.
Düşünün! Koskoca yazar; Fetullah’ın posta güvercini, geçmiş zaman
olur ki Çankayasının gözdesi, her şeyi bilen abimiz yazılanı
anlamayacak, hatta daha da ileri giderek söyleyeyim; yere yakın
kısmından anlayıp “Darbeyi önceden bilmek neden ayıp olsun; yoksa
yine mi gafletteyim?” diye yazacak.
Üzüntüm sonsuz.
Neden derseniz, söz konusu olan kişi benim. Son derece rahat,
benim, yazılarımdan utandığımı söyleyebilmiş.
Fesuphanallah!
Buna da bir Cumhuriyet tetikçisinin saçma sapan, provokatif ve algı
oluşturmaya yönelik yazısına verdiğim cevabı “okuyup” vehmetmiş.
Yani kişilik yoksunu bir adamın bana atfen “Fuat Uğur: Hükümet
darbeyi biliyordu” diye başlayan alçakça iftirası yüzünden verdiğim
cevap nedeniyle. Oysa yazılarımın hiçbirinde böyle bir ifade yoktu
ve üzerimden hükümete yönelik algı operasyonu yürütmekten başka bir
şey değildi bu.
Yazıda “algı oluşturanlar” arasında ismi de geçince bu musikişinas
abimiz “Ne var bunda utanacak, insan başarısıyla övünmeli”
demiş.
Yahu neden utanayım yazılarımdan. Tersine övünüyorum.
Ama karşı çıktığım, kendisiyle birlikte Ertuğrul Özkök, Can Ataklı
ve bugün bu kervana yine benim yazılarımı iktibas ederek katılan
Mehmet Tezkan’ın açık ya da ima yoluyla “Acaba hükûmet darbeyi
biliyor muydu?” algısını oluşturmaya yönelik çabalarıydı.
Eh amaç hasıl olmuş ki dün Kemal Kılıçdaroğlu bir başka gazeteye
“Hükümet darbeyi biliyordu” diye şakıdı.
Biraz hatırlayalım olayı tekrar olsa da.