Hem Sayın Ahmet Davutoğlu hem de Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun
koalisyon görüşmelerinden sonra yaptıkları basın toplantısında
kullandıkları dil, üslup ve görüşmeler olumsuz sonuçlanmasına
rağmen açıklamalarındaki ölçülü ifade, Türkiye’nin siyasi hayatı ve
demokrasisi için önemli bir kazanım oldu.
Aynı zamanda da AK Parti ile CHP’nin başarı hanesine atılmış birer
artı puan.
Öncelikle bunu belirtelim.
Bu görüşmelerden bir hükümet çıkmış olmasa da koalisyonu elinin
tersiyle iten, hiçbir sorumluluğu kabul etmeyen MHP ile mukayese
edildiğinde, ülke çıkarları için sorumluluk üstlenen iki partinin
kamuoyu nezdindeki avantajı ortada.
Sonuçta 13 yıldır çok sert bir iktidar-muhalefet ilişkisi yaşayan,
bu sertliğin dayattığı kutuplaştırıcı atmosferin günümüze getirdiği
iki parti AK Parti ile CHP. Görüşmeler boyunca kullanılan siyasi
üslup, gösterilen hassasiyet, gelinen noktada her iki liderin basın
açıklamalarındaki paralel tutarlılık çok önemli.
Ben, olumsuz sonuçlanmış olsa da bu tecrübenin, muhtemel erken
seçimde eğer tablo değişmezse, yeni koalisyon görüşmelerine kapıyı
aralayacağına inanıyorum. Aslına bakarsanız hem Davutoğlu, hem de
Kılıçdaroğlu’na bu yönde sorular yöneltildi ve her iki lider de
kapıyı açık bıraktı.
Öyle anlaşılıyor ki 45 günlük süre değil de daha uzun bir zaman
dilimi olsaydı, bu hükümetin kurulabilmesi için gereken esnekliği
gösterebileceklerdi. Hatırlayalım, sert bir politik iklimin
olmadığı Almanya’da bile CDU-SPD koalisyonu aylarca yürütülen
müzakerelerden sonra 38 sayfalık bir protokol hazırlanarak
kurulabilmişti.