Yedili Masa’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu için evvelden aklımdan geçen tanım, yerli ve yabancı dizilerdeki kötü karakterlerle bire bir örtüşmekteydi. Herkese güler yüzlü davranır, insanları sever, onların haklarını korur gibi konuşur, mütevazıdır ama bu hali sahtedir (FAKE). Öte yanda, çok derinlerde (DEEP) sinsi, arkadan insanların kuyusunu kazan, bin bir dolap çeviren, yaptığı kötülüklerin haddi hesabı olmayan, her şeyi inceden inceye planlayıp, sabırla herkesin başına çorap ören biri vardır.
Tabii benim bu tanımım DEEPFAKE kavramıyla birlikte çok “klasik” kaldı.
DERİN (Deep) ve SAHTE (Fake) kelimelerinden bir araya gelen ve DEEPFAKE sözcüğü ile tanımlanan yeni bir bilgisayar teknolojisiyle, yani YAPAY ZEKÂ ile mevcut bir görüntü veya videoda yer alan kişilerin görüntüsü, suni sinir ağları kullanılarak başka kişilerin görüntüleri ile değiştirilebiliyor. Böylece konuşmacının söyledikleri, kolaylıkla farklılaştırılabiliyor.
Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizatihi kendisi, DEEPFAKE imalatı.
Türkiye’nin başına Cumhurbaşkanı Adayı olarak gösterilen ve musallat edilen bu DEEPFAKE görüntünün, ülke için tehlikeli bir insan yapımı ürün olduğunu düşünüyorum artık. Sanki SANAL ve gerektiğinde arkasındaki düğmeye basıldığında birden bire püf diye yok olacakmış gibi...
Çünkü dizilerdeki o en başta tanımladığım KÖTÜ KARAKTERLER bile onun yanında az çok doğruluğa, sevgiye, iyiliğe ikna edilebilir, etten kemikten yapılmış karakterler gibi duruyor.