Cumhuriyet tarihinin tertemiz sayfalarını yapanları teker teker,
fiziken ve siyaseten tasfiye edenlerle onların takipçileri, geriye
bakıp gördüklerinden memnun olabilirler ama o tarih kirli
hesaplaşmalar, pis ilişkiler, çıkar işbirlikleri ve cinayetlerle
dolu.
Bugün O’nun katledilişinin 91. Yıldönümü.
Rusların elinden Kars’ı alan adamdı. Soyadı kanunu çıktığında bu
yüzden soyadı olarak Karsıalan yazıldı nüfus kâğıdına. Sadece Kars
değil, Sarıkamış, Erzurum, Nenehatun, Erzincan; hepsini
almıştı…
Savaş meydanlarının kahramanıydı. Cepheden cepheye koştu. İki
tabancası vardı. Birinin adı “namuslu”ydu; onunla düşmana ateş
ederdi. Diğerine de “namussuz” adını takmıştı ve savaşta kaçan
askerlerle vatan hainlerine sıkardı.
Deli Halid Paşa derlerdi ona.
42 yıllık hayatından 10 tane film çıkacak bu efsane adam, Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde işlenen ilk cinayetin (9 Şubat 1925)
kurbanıydı. Cumhuriyet’i kuruluş felsefesinden uzaklaştırarak ele
geçiren çıkar amaçlı faşist elit çetenin ipliğini pazara çıkardığı
için alçakça pusuya düşürüldü ve dokuz kurşunla katledildi.
Katilleri kimdi? Tanıyorsunuz onları.
Ermenileri katledip tehcir ederek mallarına konanlar, ardından
Kurtuluş Savaşı’nın zafere doğru evrilince Mustafa Kemal’in
etrafında öbeklenip şer ve çıkar şebekeleri kuranlar, Rum
mallarının üzerine oturanlar ve benzeri yollarla sermayelerine
sermaye katanlardı. Halkın giysileri yama tutmazken, giyecek çarık
bile bulamazlarken sefahat içinde yaşayanlardı.
Halid Paşa, TBMM’de işlenen ilk cinayetin ve yukarıda tarif
ettiğimiz şebekenin kurbanıdır. Onlar ki isim isim bellidir tarih
sayfalarında. Onlar ki Deli Halid Paşa’nın ya da Halid Karsıalan’ın
katilleridir.
ÇERKES AHMET BEY’İN EVLADIDIR HALİD BEY
1883’te doğdu. Zeki bir gençti. Harbiye’den 1903’te mezun olduktan
sonra Yemen’de görevlendirildi ve orada yüzbaşılığa yükseldi.
Bundan sonraki tüm hayatı da cephelerde geçti.
Trablusgarp savaşı, Balkan savaşı, Kafkasya cephesi.
10 Mayıs 1917’de Garbi Dersim Komutanlığına atandı. Erzincan,
Nenehatun ve Erzurum’u geri aldı. İslam Ordusu’nun 3. Fırka
Komutanı olarak Ahıska’yı kuşattı. 9. Kafkas Fırkası Komutanlığı’na
atandı ve rütbesi albaylığa yükseltildi.
Millî Mücadele başladığında Kazım Karabekir komutasındaki 15.
Kolordu’da görev aldı. 1920 yılının sonlarında Kars ve Sarıkamış’ı,
1921’de de Ardahan’ı düşman işgallerinden kurtardı. Soyadı Kanunu
çıktıktan sonra bu nedenle “Karsıalan” soyadını aldı.
DELİ LAKABINI ALIŞI
Gümrü anlaşmasının ardından Batı Cephesinde görev verilen Halid
Paşa, Sakarya Savaşı'nda 12. Gruba komuta etti. Bu savaşta
gösterdiği cesaretten ötürü "Deli" lakabıyla anılmaya başlandı.
Özellikle cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup
tabancalarını dizlerine koyarak "Geri çekileni vururum" mesajı
vermesi ve birkaç sefer geriye kaçan askerler üzerinde bunu bizzat
uygulamasıyla ün yaptı. Büyük Taarruz'da Kocaeli Grubu Komutanlığı
yaptı ve mezalimi ile ünlü Yunan 11. Tümenini, Komutanı General
Krokodeilos Kladas ile beraber esir aldı. Büyük Taarruz’dan sonra
1922’de rütbesi tümgeneralliğe yükseldi.
5 Temmuz 1923’te Ardahan vekili seçildi, mazbatası 11 Ağustos
1923’te onaylandı.
9 ŞUBAT 1925’İN ÖNCESİ…
Halid Paşa, milletvekili olduktan sonra da nasıl savaştan kaçanları
“namussuz” adını verdiği tabancasıyla vuruyorsa, Meclis’teki
namussuzları da sözleriyle vuruyordu. Halit Paşa kürsüde âdeta
kükrerdi. Dönemin mebus hatıralarında “Halid Paşa kürsüdeyken
mecliste çıt çıkmazdı” deniyor. O kürsüde memleket meselelerini
anlatır ve çözüm sunardı. Mustafa Kemal, Halid Paşa’yı takdir etse
de, etrafındakiler rahatsızdı. Çünkü o, Meclis’teki bütün
entrikaları ve dönen dolapları deşifre ediyordu. Halid Paşa’dan
rahatsız olanların başında Kel Ali lakabıyla anılan Afyon vekili
Ali Çetinkaya ve Gaziantep vekili Kılıç Ali gelmekteydi.
Cinayetten sonra yayınlanan 16 Şubat 1925 tarihli Son Telgraf
gazetesinde şöyle yazıyordu:
“Halid Paşa, Meclis’te söylenen idari olduğu kadar mali
yolsuzluklar karşısında kayıtsız kalamamış, bunların üzerine
gittiği gibi, meseleyi 30 Ocak 1925’te ziyaretine gittiği Mustafa
Kemal Paşa’ya anlatmış, ondan bir çözüm bulmasını istemiş,
yolsuzluğu yapanların kimler olduğunu birer birer adını
vermiş.”