Son aylarda en merak ettiğim konu
bu.
İktidar yetkilileri dövizdeki
sıçramanın spekülatif olduğunu, küresel çetenin,
kullandığı kurumsal enstrümanlarla bu
saldırıyı başlattığını, bunların ülkemizde de iş birlikçilerinin
olduğunu belirterek “Türkiye’nin artık kontrol edilemez
oluşu nedeniyle başlatılan bu saldırının sebebi tamamen
siyasidir” diyorlar.
Muhalif ekonomistler ve onların
uluslararası medyadaki arkadaşları(WSJ, FT, Bloomberg vd.) ise
döviz hareketliliğinin ya da yükselişinin tamamen kötü
ekonomik yönetimden kaynaklandığını belirterek alt
alta sebepleri sıralıyorlar; üreten değil tüketen ekonomi, katma
değeri düşük ürün, özelleştirme vb.
Sonra bir başka muhalif yazar
ortaya çıkıp ekonominin düzelmesi için “Hapisteki
gazetecilerin serbest bırakılması
gerekir” diyor FETÖ’nün medya ayağındaki
örgüt mensuplarını kastederek.
Ardından bazı arkadaşlarımızın
ballandırarak reklamını yaptığı Amerikalı
Ekonomist Daron Acemoğlu formülü
“Önemli ve kapsayıcı adımlar atılmalı” diye
başlıklandırıp şöyle sıralıyor:
OSMAN KAVALA SERBEST
KALSA DÖVİZ 4 LİRAYA DÜŞER Mİ?
“Önemli adımlar şunları
içerecektir: Yürütme yetkisine sahip başkanlığın geniş
kapsamlı yetkilerini daraltmak; medyayı özgür
bırakmak; iş adamı ve barış aktivisti Osman
Kavala gibi siyasi mahkûmları serbest
bırakmak…”
Osman Kavala için iddianame bile
yazılmadı, biz de eleştiriyoruz ama be Ahparig şimdi
sen Osman Kavala serbest kalırsa ekonomi iyiye gider
mi diyorsun yani? Bu mudur? Artı, medyanın özgür
olmadığı fikrin baştan sona palavra.
Daron Bey biraderimizin Amerika
ile tepişen bir büyüklüğe sahip Çin’in ekonomisini
değerlendirirken nasıl yorum yaptığını doğrusu çok
merak etmekteyim.
Durmuyor devam ediyor. Ertesi gün
Trump çıkıp “Güçlü dolar karşısında Türk lirası zor
duruma düşecektir” mealinde bir tweet atıyor Brunson
şantajıyla. Bunun üzerine dolar yükseliyor tabii. Yorumlar yine
aynı kesimlerden geliyor:
“Demokrasi yoksa ekonomi
kötüye gidecektir.”
Ajanlıkla suçlanarak
yargılanan Rahip Brunson ve demokrasi
ilişkisi de böylece kurulmuş oluyor.
YAHU BİR KARAR VERİN
ARTIK!
Sonra birden tüm bunları unutup
Türk ekonomisinin yapısal
sorunları giderilemedikçe dövizin yükseleceğini
söylüyorlar temcit pilavı gibi.
Kardeşcağızım, Türk ekonomisinde
sorunlar var tamam da bütçe dengesi, ihracatın
ithalatı karşılama oranı, GSYH’nın kamu borç stokuna oranı, özel
sektör borcunun yine GSYH’ya oranı gibi kritik
noktalarda örneğin Yunanistan ve İtalya’dan katbekat
iyi durumda olduğumuzu siz de biliyorsunuz. Ama gelin
görün ki onlarda döviz yüksek değil. Neden? Bir açıkla da
öğrenelim.
Açıklıyorlar: Çünkü onlarda
demokrasi var Türkiye’de yok.
Haydaaa!
Geçtiğimiz hafta
da Mike Pence(Trump’ın sağ ya da sol kolu)
Rahip Brunson ile ilgili ima yollu “umut
verici” açıklamalar yapınca dolarda bir düşme
görülüyor, bizimkiler yine koro hâlinde “Düşüşün
nedeni siyasi” diye bağırıyorlar.
Yahu bi karar
verin. Bu dolar siyasi nedenlerle mi düşüp kalkıyor
yoksa ekonomik nedenlerle mi?
Kısacası anlatamayan
ekonomistler, anlaşılamayan tuhaflıkların ortasında bir yeni kışa
daha giriyoruz. Keşke bu muhalefet bizim uğraştığımız konulara kafa
yorsa da gerçek muhalefet nasıl
yapılırmış ortaya koysa. Ama böyle bir zekâyı ara ki
bulasın.
ACIMASIZLIĞIN RESMİNİ
YAPAN KURU GIDA TOPTANCISI
Bakın şimdi onlara bir ev ödevi
veriyorum:
“Sıkıntılı dönemlerde
bürokrasi.”
Olayı bana aktaran bir belediye
çalışanı.
Olay Bayrampaşa Kuru
Gıda Hali’nde geçiyor geçtiğimiz haftalarda. Stokçuların
pervasız ve fahiş zamları yüzünden Ticaret Bakanı
Ruhsar Pekcan’ın talimatıyla İstanbul İl Ticaret
Müdürlüğü yetkilileri harekete geçerek müfettişlerini Kuru Gıda
Hali’ne denetime gönderiyorlar.
Müfettişler sıkı bir çalışmayla tüm esnafın üç aylık
irsaliyelerini kayıt altına alıyorlar. İnceleme
tutanakları, zabıtlar düzenleniyor, raporlar
yazılıyor.
GEÇEN YILIN HASADINA
STOKTA VAHŞİ ZAMLAR
Şu kadarını
söyleyelim: İstisnasız hepsi stok yapmış ve stoktaki
ürünlerine zammı dayamış.
İnsafsızca, acımasızca, BARBARCA…
Haram lokmayı boğazlarından geçirmekte tereddüt bile etmeden
yapmışlar bunu. Geçen yılın, hatta bir önceki yılın hasadı
olan kuru gıdaya durduk yerde
zammı basmışlar. Hiçbir ek maliyet olmadan hem
de.
Peki, bu tespit yapıldığına göre
hani hep o istediğimiz cezasal
yaptırımlar uygulanabilmiş mi?
ATI ALAN ÜSKÜDAR’I
TEPİKLEDİ BİLE
Hayır. Sebebini
söyleyeyim: BÜROKRASİ. Çünkü efendim
yasaya göre mi yoksa genelge ya da yönetmeliklere göre mi
bilemiyoruz ama il ticaret müfettişlerinin irsaliyeleri toplaması
gerekiyormuş. Ama toplayamamışlar, çünkü yetkileri yokmuş. Meğer
tutanakların Maliye’ye gönderilmesi, Maliye’nin kuru
gıda toptancı esnafından bu irsaliyeleri istemesi, geldiğinde de il
ticaret müdürlüğüne
göndermesi gerekiyormuş.
İstanbul’dan Ankara’ya Çanakkale
ve İzmir üzerinden gitmek gibi bir şey bu.
Bu yüzden de iki ay
zaman geçmiş, atı alan da Üsküdar’ı dıgıdık dıgıdık
tepiklemiş… Onlar ermiş muradına, biz çıkalım
kerevetine.
Dün Twitter’daki bir
hanımefendi; Sevda
Soylu yazmış “Mutfaktaki yangın,
iktidarı da yakar” diye.
Biliyorum dünya çapındaki
meselelerle uğraşıyorsunuz ama beni iletişimi doğru ve yeterli
derecede yapılamayan Amerikalı denetim
kuruluşu McKinsey & Company’den
daha çok mutfaktaki yangın
ilgilendiriyor.
Acil çözüm, hemen
şimdi!