Sadece Sözcü gazetesinin tuttuğu
Maocu artığı tetikçi değil, Emin
Çölaşan da Sözcü
okurlarını ahmak yerine
koyuyor.
Dünkü
yazısında Fetullah Gülen aleyhine
geçmişte yazdığı yazılardan birer ikişer kuble alıp art arda dizmiş
ve sormuş:
Sevgili okurlarım 1999
yılından bu yana bunları yazmışım ben ve şimdi Ağır Ceza
Mahkemesinde “FETÖ’cü olmak” ve “terör örgütüne bilerek ve
isteyerek yardım etmek”ten yargılanacağım. Siz olsanız ne
düşünürdünüz?
Sözcü okurlarının nasılsa
inanacağından emin, yalanları peş peşe
sıralamaktan kaçınmıyor. Misal “FETÖ’cü
olmak”tan yargılanacağını söyleyerek yalan söylüyor. Oysa
davanın iddianamesinde onunla ilgili olarak “FETÖ’CÜ
OLMAMAKLA BİRLİKTE bu örgüte yazılarıyla bilerek ve isteyerek
destek vermek, yardım ve yataklık etmekten” dava
açıldığını, bu nedenle yargılanacağını saklıyor.
DARBEDEN SADECE ALTI AY
ÖNCE FETÖ’YÜ SAVUNDU
Ve hepsinden de önemlisi tüm
geçmişte yazdıklarını peş peşe sıralarken aşağıdaki satırları
unutturacağını sanıyor:
“Şimdi Cemaati savunma
zamanı”
"Fetullah ekibinin başka bir
deyişle cemaatin, terörle ilgili olduğuna hiçbir zaman
inanmadım. Şimdi piyasaya adına FETÖ dedikleri en son
terör örgütünü sürdüler (Fetullahçı Terör
Örgütü). Cemaati yok etmek amacıyla, durduk
yerde, aslı astarı olmayan yani bir dandik
örgüt uydurdular. Hiç kimse bu sözde terör örgütünün
silahlı eylemi gerçekleştirdiğini bilmiyor! Devlet belgelerinde,
savcılık iddianamelerinde ve mahkeme kararlarında böyle bir bilgi
ve belge yer almıyor. Taktik çok ilginç! Hükûmete
karşı olanları terör örgütü ilan edeceksin…
Sevgili okuyucularım,
“Demokrasi(!)” ile yönetildiği iddia edilen bu
ülkede muhalif gazeteler ve televizyon
kanalları polis zoruyla, baskınlarla ele geçirilip
kapatılıyorsa (FETÖ medyasını; Kanaltürk, Zaman, Bugün
tv ve Bugün gazetesini kastediyor), bunun
hesabı günün birinde mutlaka
sorulur. (15 Temmuz’u o vakitten biliyor
olmalı) Dünkü baskınlarda bir kez daha izledik. Medya
kuruluşlarına TOMA’larla
saldıran, ahalinin üzerine (Oraya
toplanan FETÖ’cüleri işaret ediyor) biber gazı sıkıp
coplayan, gazetecilere kelepçe takan polis gücü en sonunda başarılı
bir operasyonla(!) hedefleri ele geçirdi ve AKP hükûmetine sağ
salim teslim etti.”
“BİZİM BAŞARAMADIĞIMIZI
FETULLAH’LA EKİBİ BAŞARDI”
Nil Soysal’a bir röportaj
veriyor bu arada Emin Çölaşan. Coştukça coşuyor. Tarih
ise 24 aralık 2013. Yani 17 Aralık yargı
darbesi yapılmış, 25 Aralık’a bir gün var.
Çölaşan FETÖ ile müttefikliğin temel
taşlarını ihanete giden yol için döşüyor bu
sözlerle. Fetullahçı örgüt için bu
röportajda “İyi ki varlar” demekten bile
kendini alamıyor:
Fetullah ekibinin; “Biz bu
işin içinde yokuz” demesine inanmam. Varlar ve iyi ki
de varlar! Bizim başaramadığımızı onlar başardı! Biz
biliyorduk ama belgeler elimizde değildi. Onlar, devleti ele
geçirmiş olmanın avantajını kullandı.
Ama aynı kişi ardından hükûmetin
polisi ele geçirdiğini de söyleyebiliyor. Bu arada Emin
Çölaşan’ın “Ordu kışlasına çekildi, ses
alamıyoruz” demesi de ayrı bir ibretlik söz,
belirtmeden geçmeyelim.
ÇÖLAŞAN’I DA HİKMET
ÇETİNKAYA GİBİ HELVA YAPTILAR
Şunu bilir şunu söylerim.
Geçmişte Fetullahçıların düşmanı gibi
görünen pek çok kişinin daha
sonra FETÖ’cülerin en sıkı destekçisi
olduklarını gözümüzle gördük ve dinledik.
Şahidiyiz.
Emin Çölaşan da onlardan biri.
Tıpkı bir diğer kankası Hikmet
Çetinkaya gibi.
Kendisi Cumhuriyet gazetesinde
ve kitap olarak Fetullah Gülen
hakkında tonlarla kitap yazmıştı. Ancak 17-25 Aralık
süreci sonrası Akın Atalay-Can Dündar ve
ekibi FETÖ desteğiyle Cumhuriyet’i ele geçirince
Hikmet Çetinkaya bambaşka biri oldu.
FFTÖ ve Fetullah Gülen hakkında yazdıklarını tamamen unuttu.
FETÖ’nün yan kuruluşlarından biri olan Gazeteciler ve
Yazarlar Vakfı (GYV) Başkanı Erkam Tufan Aytav onunla
ilgili olarak “Hikmet Çetinkaya’yı helva gibi
yaptık” demişti.
Artık nasıl fonlandılarsa ve
yola getirildilerse bilemiyorum, gerçekten helva gibi olmuşlar,
kulak memesi kıvamına gelmişlerdi FETÖ açısından.
Bu yüzden Emin
Çölaşan’ın 1999’da neler söyleyip yazdığının önemi
yok. Darbeden birkaç ay evvelinde
söyledikleri ve yazdıkları önemlidir. Onların ne
olduğunu da yukarıda yeniden yayınladık. Utanması olsa bu
yazdıklarından dolayı en azından pişmanlığını dile getirirdi. Belki
de bunları nasıl olsa Sözcü okurlarına yedirebileceğini
düşlüyor.
FETÖ’YÜ PKK’YA
UYARLAYALIM, NASIL OLUR?
Ben de onun
gibi “Sevgili Sözcü okurları”na
sorayım:
“Emin Çölaşan bu
yazdıklarıyla FETÖ terör örgütüne alenen destek vermiş olmuyor
mu?”
Şöyle düşünelim.
Bugün biri Çölaşan’ın
söylediklerini alıp FETÖ yerine PKK’yı transfer etse ne olur?
Öylesine vahim yani.
Başlıktaki “Emin
Çölaşan FETÖ’yü neden destekledi ve
savundu?” sorusunun cevabına gelince.
Erdoğan’ı ve AK Parti’yi
devirmeyi öylesine takıntı hâline getirdiler ki ruhlarını şeytana
satmaktan çekinmediler. “Bizim başaramadığımızı
Fetullah’la ekibi başardı” sözleri zaten bunun bir
itirafıydı. Üstelik onları daha evvelden iyice silkeleyip bırakan o
şeytanla; FETÖ ile iş tuttular. Seçimle deviremezsen,
darbe ile devir.
Ahlaksızlıkta ve vatana ihanette
mutabakatın diğer adıydı bu.