31
Mart 2019 yerel seçimlerinin şüphesiz beka
sorunu filan diye büyütülecek yanı yok. Ama sonuçta
15 yıldır aldıkları yenilgilere rağmen hâlâ azgınlıklarını
sürdürebilen bir muhalefetin görece olumsuz
çıkabilecek sonuçları nasıl
kullanıp istismar edeceğini de geçmiş ve
güncel tecrübelerimizden yola çıkarak çok iyi
biliyoruz.
Bu
yüzden, beka sorunu değilse bile çok önemli. Bilhassa
büyükşehirler.
24
Haziran seçim sonuçlarındaki yüzde 8’lik düşüşün tek
müsebbibinin akraba kayırmacılığı, halkı küçük
görme, nadanlık ve nobranlığı alışkanlık hâline getirme,
belediyeleri rant kapısına dönüştürme, bir takım akçeli işlerde
çeşitli yolsuzluklara karışma gibi türlü çeşitli
iddialarla anılan yerel yönetimlerin başındaki
isimler olduğu herkesin dilinde. İl ve
ilçe teşkilatları yöneticilerinin de onlarla
yarışırcasına halktan giderek kopmaları, “Küçük
dağları ben meydana getirdim” edaları, yerel
yönetimlerin akçeli işlerine dolaylı-dolaysız karışmalarından
kaynaklı etkenlerin de bu oy düşüşüne tesir
ettiği biliniyor.
KAYGILAR VE CAN SIKICI
SÖYLENTİLER
Kısacası yanlış aday, kötü yönetimin
sonucu ortada.
Bunun en çok farkında olan da
zaten Başkan Tayyip Erdoğan. Böyle olduğu
için de çıktı aday olmak için gerekli kriterleri tek tek
sıraladı:
Vatandaşta karşılığı olan ve
sevilen,
AK Parti’nin oyunun üstüne oy getirecek
olan,
AK Parti teşkilatlarınca takdir
edilen,
Sivil toplum örgütlerince
desteklenen,
O ili kalkındırmak üzere geleceğe yönelik
projeleri olan isimlerin aday
olmalarını istedi Erdoğan.
Erdoğan mevcut belediyelerin
karnesini de istedi ve bu görevi teşkilata verdi.
Birkaç yazıda söz ettiğimiz ve sonuçlarını paylaştığımız üzere
halkın arasına karışan AK Partili vekiller ve teşkilat mensupları
vatandaşın şikâyetlerini, taleplerini, anlattıklarını Başkan
Erdoğan’a raporladı.
Ancak son günlerde aldığım istihbaratlar çok can
sıkıcı. Çünkü halkın çok tepkili olduğu kimi belediye
başkanları aynı zamanda eski siyasetçi olduklarından
ve teşkilatla çok sıkı ilişki
kurabildiklerinden Başkanlığa yakın
periferideki bazı isimleri aracı olarak kullanmakta,
gerçeklerin Erdoğan’a ulaşmasını engellemeye çalışmakta. Korkum, bu
tür ayak oyunlarıyla Erdoğan’ın kriterlerinin delinecek
olması.
HALKLA İNATLAŞILMAZ
Halkın yüzde 80’inin nefret ettiği birini
sırf halkın Erdoğan sevgisinin üstüne binerek yeniden
belediye başkanı yapmaya çalışmak verilen emeklerin
üzerine oturup heba etmek olacak. Süreci uzatarak, zamanı
daraltarak, oldubittiye getirerek zaman kalmadı baskısıyla bu
türden belediye başkanlarının yeniden aday olmalarını sağlamaya
çalışmak, tekrar söylüyorum AK Parti’yi büyük
hezimete uğratır. Bedeli ağır olur.
Halkla
inatlaşılmaz. Geçmişte bunun örnekleri çok görüldü.
Ne dedik?
YENİ YÜZLER
Peki, Cumhurbaşkanı ne diyor?
“Millet değişiklik
istiyor”
Vatandaşın ezici çoğunluğu artık şu
fikirde:
“Erdoğan’a güveniyoruz ama Başkanımızı
yanıltabilirler. Bu yüzden endişeliyiz”
Erdoğan’ın geçen cuma AK
Parti Genişletilmiş İl Başkanları
Toplantısı’ndaki konuşmasının o can alıcı
bölümüne bir kez daha bakmalı:
"Kim ki asli misyonunu(hizmet)
unutup, partimizi kendi heva ve heveslerinin aracı
hâline dönüştürmeye çalışırsa, onunla, açık
konuşuyorum, külahları değişiriz. Bu tür
konumda olan arkadaşlarımız varsa zaten aday adayı olarak bile
karşımıza gelmesin, bizi de yormasınlar. Aday adayı
olmasın, 'Bana müsaade' desin ve kenara
çekilsin, yeni isimlerle yolumuza devam
edelim. Çünkü partimizin 'AK' olan o isminin güzelliğini kimsenin
lekelemeye hakkı yok. AK Parti kapısından
içeri gurur, kibir, riya, fitne, fesat, hizipçilik,
bencillik, haram, yalan kesinlikle girilemeyecek bir
partidir, bunu böyle bilelim. Unutmayınız, milletimiz
bizi kara kaşımız, kara gözümüz, endamımız, hoş sohbetimiz için
değil, yaptığımız ve
yapacağımız hizmetler için bu görevlere
getirdi, bu görevlere getiriyor. Bu görevini
unutup, kerameti kendinde görmeye
başlayanlar eninde sonunda bu milletin
tokadını yemeye mahkûmdur.”
Bu
konuşmanın içeriği adaylık kriterlerini kısa boylu,
göbekli, kel olmayanlar gibi fiziki görüntüyle izah
edenler açısından daha fazla açık ve net olamazdı. Bu
bir güzellik
yarışması değil.
Türkiye yeni bir belirsizliği ve kaos
ortamını kaldıramayacak. Bu yüzden yakın periferideki
isimlerin halkın beklentilerini karartması, en azından
gölge etmemesi en büyük beklenti.