Evet, FETÖ’cü deniyor onlara ve bu kez “Damatlar” adlı oyunu sahneye koyup yönettiler. Herkes öylece izledi. Hatta oyun öylesine interaktif yapılandırılmıştı ki vicdanlı ya da tarafsız olmak adına damatları Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan ya da Kadri Gürsel gibi “masum”larla karşılaştırıp özgürlük isteyenler bile çıktı.
Amaç tüm tutuklu FETÖ’cülerin masum olduğu izlenimini vermekti.
Önce ünlü birinin damadı bulunur. Sonra damat içeriye alınır, ortalık iyice alevlendirildikten sonra da delil olsa da olmasa da “sabit ikamet” gerekçesiyle ya da dandik bir hastalıkla tahliye edilip serbest bırakılır. Arkasından da sağlam FETÖ'cülerin çıkması için kampanya yürütülür. Kampanyanın sloganı da hazırdır üstelik:
"Tüm suçumuz damat olmamak mı?"
Bakın her şey ne güzel, tıkır tıkır işliyor.
Kadir Topbaş’ın damadı Faruk Kavurmacı uyku apnesi gibi milyonlarca kişide bulunan bir rahatsızlık nedeniyle tahliye edildi, ardından Bülent Arınç’ın damadı Ekrem Yeter elde yeterli delil olmadan tutuklanıp sonra bir başka mahkeme tarafından bırakıldı.
Ne deniyor?
Hükûmet iradesiyle serbest bırakıldı!
Peki, hükûmet bu niyette olsaydı, “iradesini” tam da Cemil Barlas’ın işaret ettiği gibi ta en baştan itibaren koyar ve onların gözaltına alınmalarını önlemez miydi?
Ama hükûmetin basiretsizliği yok mu?