Dün siz de çeşitli internet sitelerinde okumuşsunuzdur.
ABD’deki FETÖ’cü örgüt yöneticileri, elebaşı Fetullah Gülen’in
hastanede olduğunu, birtakım tetkiklerinin yapıldığını belirten
açıklamalarla “dua” istediler.
Sosyal medyada da sürekli “Fetullah Gülen hastalığını çok ağır geçiriyor, ölmek üzere, son nefesini veriyor” türünden paylaşımlar artmakta.
Bilirsiniz böyle “haberler”e hep mesafeli dururum ve kesin bir sonuca ulaşmadan da yazı yazmamayı tercih ederim. Bu yüzden de şaka gibi ama CHP’lilerin hâlâ “Müstear adlı MİT” sandığı haber kaynağım Ümit Akdemir’i aradım.
Embesillikler üzerine vakit kaybetmeden hemen konuya
girelim.
Ümit Akdemir’in ilk sözü “Örgüt yönetimi kasıtlı yayıyor bu
hastalık haberlerini” oldu.
Haydaa! Neden ki?
Ümit yaklaşık 15-20 gün önce örgütte bir kaynama olduğunu
söylemişti de “Biraz daha detay öğreneyim sonra ararım seni
abi” demişti, onu hatırlıyorum. Şimdi Ümit’in anlattıklarından
derleyerek yazıyorum.
Asıl mesele şu:
GÜLEN SONRASI TAHT KAVGASI VE MUSTAFA ÖZCAN OPERASYONU
Gülen sonrası en güçlü aday malum Mustafa Özcan. Gülen’in
kara kutusu. FETÖ arşivinin tek sahibi. Örgüt içindeki tüm
gayrimeşru ilişkiler ve birtakım bürokratlar o arşivde kayıtlı. Bir
zamanlar Türkiye imamı olduğu için mahrem imamların
tamamı kendisine bağlıydı. Arşivin tek sahibi olmasının sebebi bu.
Bunu bir güç unsuru olarak elinde tutmayı sürdürmekte ve
onları yönlendirebilmekte.
Dahası FETÖ darbe girişiminin Türkiye acentesi Adil
Öksüz elinde.
İşte bu noktada hem Gülen’in de eli mahkûm Mustafa
Özcan’a. Daha önce anlatmıştım. Mustafa Özcan, FETÖ elebaşı
nezdinde 15 Temmuz öncesi itibarını kaybetmiş ve Türkiye
imamlığından alındığı için darbe
hazırlıklarından haberdar edilmemişti. Gerçi Özcan’ın
bağlantıları o kadar güçlü, örgüte o kadar hâkim ki her gelişmeyi
yakından izlemişti ama sanki bilmiyormuş gibi davranmayı tercih
etmişti. Sonuçta FETÖ’cüler 15 Temmuz hain darbe girişiminde
tepelenince Mustafa Özcan bunun faturasını Fetullah Gülen ve
yakın çevresine çıkarmakta gecikmedi.