Vizyonun kadar zenginsin, yoksa soğan ekmekle idare et.
Anlatacağım.
Misal, dünyadaki fındığın yüzde 75’ini sen üret ama dünya fındık
borsasının merkezi Almanya’da kurulsun.
Fındıkla yapılan ve marka değeri taşıyan tüm gıda ürünlerinin
patenti ise hep ecnebilerde olsun.
Sonra da fındık üreticilerin perişan ve sen elin kolun bağlı
bekle.
50 yıllık bir hikâye bu.
Fındık borsasındaki fiyatlar bu sezonun başında 15 lira ile yola
çıktı, şu anda 9 liraya kadar düştü. Fiyat ne kadar düşerse,
üreticinin eline geçen kâr da o kadar azalıyor. Sonunda öyle bir
noktaya geliyor ki fındık üreticisi elindeki malını zararına
satıyor.
Fındık alımı ile birlikte fındık döviz borsasında işlem yapan
ihracatçı firmalar ve şirketleri ırgalayan bir şey ise yok. Çünkü
fiyat düşse de onların keyfi gıcır. Kâr marjları azalmıyor.
Kazandıkları paraları plazalara, inşaatlara yatırmayı çok iyi
biliyorlar da fındık için soğuk hava zincirleri kurup fındık
borsasında güçlü olmak, bu yolla da fiyatları yukarıya çekmek
akıllarına bile gelmiyor. Ferrero denilen yeni tür sömürgeci
şirketlerin gönüllü kölesi olmayı içlerine sindirebiliyorlar.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu yılın başında Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’e seslenerek “Fındık üreticilerini
dalaverecilerin eline bırakmayın” dedi. Bu sözün ardından 9 liralık
fiyat anında 11 liraya yükseldi. Ancak birkaç gün sonra aynı hızla
yine 9 liraya geriledi.
Piyasayı kim domine ediyor ve fiyatları kim belirliyor o hâlde?
Ferrero’yu tanıyorsunuz, hani şu bizden aldığı fındıkla ürettiği
Nutella’da kanserojen etkisi olan palmiye yağı kullandığı
belirlenen firma. Büyük zarara uğradı geçen yıl. Hâlâ
toparlanabilmiş değil.
Bu şirket bilindiği gibi yakın tarihte Türkiye’nin fındık devi
Oltan Gıda’yı satın aldı. Ferrero başta olmak üzere İtalyan gıda
firmaları 2015’de ülkemizden 295 milyon avroluk tarihî bir rekorla
fındık ithalatı yaptılar.
Ama bu çakallar kanserojen yağlar kullanıp milyonların sağlığıyla
oynarken İtalya’da devlet kontrolündeki Coldiretti adlı Tarımcılar
Derneği tarafından bir liste yayınlayıp Türk fındığını “aflatoksin”
içerdiği gerekçesiyle en tehlikeli gıda sınıflandırmasına sokmayı
da çok iyi becerdiler.
Peki, madem öyleydi, bu “aflatoksinli fındıkları” şimdi neden
alıyorsun? Fiyatı 9 liraya düştü diye olmasın?