Şayet Türkiye özelinde konuşmuyor olsak bu gayet olağan bir strateji.
Eh, bakıldığında hem İmamoğlu hem de İstanbul’da olup bitenler zaten yeterince malzeme veriyor bu konuda.
Yani “İzlenen yol ne kadar doğru?” diye soruyorum. İsterseniz “Hataları, olumsuzlukları eleştirip İmamoğlu’nu yıpratmaya dayalı bir politika kime ne fayda sağlar?” diye değiştirebiliriz soruyu.
Ben bunun doğru olmaması bir yana, tehlikeli sonuçlarının da olabileceğini düşünüyorum.
İstanbul’da 15 küsur milyon insan yaşıyor, turist ve göçmenlerle birlikte bu sayı 17 milyonu buluyor. Dolayısıyla her hatanın, her olumsuzluğun bedeli halkın sırtına binen bir yük hâline geliyor.
Geçtiğimiz aylarda yaşanan bir örnek; Altunizade’deki metrobüs durağında ve oradaki üst geçitte yaşanan yoğunlukla ilgili çıkan kargaşa üzerinden konuyu ele alalım. Buna benzer tıkanmalar, metrobüs duraklarındaki aşırı birikmeler, metrolardaki arızalar, su baskınları karşısındaki acziyet vb. olayların hepsinde İmamoğlu hakikaten derin bir itibar kaybına uğradı, doğru. Ama işin bir başka cephesi daha var.