Vezneciler saldırısında hayatlarını kaybeden polislerden Kadir Cihan Karagözlü ve Gökhan Topçu için düzenlenen cenaze törenlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na mermi kovanı atan Tunç Ezer, polis tarafından “mala zarar verme” suçlamasıyla gözaltına alındı ve sorgulandı.
Okur okumaz ilk aklıma gelen “CHP Genel Başkanı’na yönelik bir
saldırı nasıl mala zarar vermek kapsamında değerlendirilir?” sorusu
oldu. Hani, hukuk terminolojisi bazen bu türden tuhaflıkları
barındırabiliyor ama bu kadarı da hakikaten acayipti.
Sosyal medyada kabak tadı veren kötü bir “kemal-mal” esprisi de
olamazdı. Bir yanlışlık vardı mutlaka.
Nitekim haberin alt satırlarından öğrendik ki polis, saldırgan Tunç
Ezer’i CHP çelengine zarar verdiği için gözaltına almış.
Saldırgan için kötü olmuş bu. Çünkü bizim ceza yasamızda mala
verilen zararın cezası, insana verilen zarardan daha fazladır çoğu
kez. Adamla trafikte kavga edip kolunu kırarsın ve kolayca
yırtarsın ama kazara arabasının kapısını kırarsan başın beladan
kurtulmaz.
Normal, ne de olsa adalet mülkün temeli.
Ancak, meselenin asıl kritik yanı bu değil elbette.
CENAZE TÖRENLERİNDE ACILAR PAYLAŞILIR, ŞİDDET DEĞİL
En baştan şunu söylemeliyim ki şehit cenazelerindeki bu türden
yuhalamalar, protesto etmeler ve şiddet gösterileri taraflardan
birinin hoşuna gidebilir ama hiç doğru değil.
Cenaze törenlerinde acılar paylaşılır, kim olursa olsun herkes aynı
kedere ortak olur ve ölenin yakınını yalnız bırakmayarak bir
insanlık görevini yerine getirirler.