Bu cinayetleri ne zaman durduracaksın? Katil!
Alemşah Begüm, hışımla girdiği odada doğruca İsmail'in yanına
gitmiş ve avazı çıktığı kadar böyle bağırmıştı. Karakoyunlu
Devletini ele geçirmenin zafer sarhoşluğundan daha kurtulamamış
olan Şah İsmail'in, annesinin sözleri karşısındaki şaşkınlığı kısa
sürede geçti. Gözünü kırpmadan öz annesini ölüme gönderdi, yay
kirişiyle boğdurdu.”
Şah İsmail Tebriz’e girdikten sonra Alevi olmayan halka iki seçenek
sundu; ya inançlarını değiştirecekler ya da öleceklerdi.
Yukarıdaki satırlar Reha Çamuroğlu’nun Safevi Hükümdarı Şah
İsmail’i anlatan “İsmail” adlı tarihî romanından.
İsmail, kan dökmeyi seven, Osmanlı'daki Kızılbaş ayaklanmalarını
kendi lehine kullanarak onlardan faydalanan bir hükümdardı. Ama
başaramadı. Yavuz Sultan Selim tarafından ağır bir yenilgiye
uğratıldı. Hayata küstü. Ancak bugünkü Aleviliğin de İran
Şiiliğinin de kurucusuydu. Günümüz İran Şiası ise onun yayılmacı
ilkeleri doğrultusunda evrim geçirerek bu noktaya geldi.
Kızılbaş-Alevi çizgisi İran'da gelişen Şii çizgisinden tarihsel
süreç içinde ayrıldı. Ancak Şah İsmail, Aleviler için her zaman bir
idoldü. Türkçüler için Kızıl Elma'nın anlamı neyse, Aleviler için
de Şah’ın anlamı odur. Alevilerin "Bismişah Allah Allah" demeleri
ve İsmail’in mahlası olan Hatayi adıyla yazdığı şiirlerinden
bestelenen deyişleri olmadan hiçbir cem töreninin geçmemesi de
bunun göstergelerinden biridir.
ŞAH İSMAİL İLE YARIM KALAN HESABI KAPATMAK İÇİN