Geçen cumartesi
yazdığım “Muharrem İnce
gerçekten kaçırıldı” başlıklı yazım bir gerçeği anlatıyordu.
Kaynaklarım gayet sağlam. Tabii ki ben orada değildim. Ama aldığım
bilgiler ve duyumlarım istikametinde olan biteni yazdım.
O gecenin ana
omurgası tam anlamıyla
böyleydi.
Muharrem İnce seçim
gecesi Swiss Otel’in 8.
katından sonuçları izlemiş, aldığı sert içkilerin
tesiriyle erkenden açıklama yapmaya
kalkışmış ama ekibi onu engelleyerek eve
götürmüştü.
Yani kaçırıldıysa bile Muharrem
İnce’yi arkadaşları ve ekibi kaçırmıştı.
Tabii ki kafasına çuval geçirip
odaya tıkmamışlardı. İkna etmişler ve eve
götürmüşlerdi.
Bu yazının yayınlanmasından 3 gün
sonra (Evet tam üç gün sonra) Muharrem İnce ağır
hakaretlerle dolu bir Tweet atarak “Fuat
Uğur denen gazeteci bozuntusu seçim gecesi ile ilgili yazdıklarını
ispatlamazsan alçaksın, namussuzsun, şerefsizsin! Senin gibi
alçaklar köşelerinden böyle yalanlarla havladıkça mücadele azmim
artacaktır” diye yazdı.
BU HAKARETLERİ YAPANA
ÜLKE TESLİM EDİLİR Mİ?
Önce şunu
belirteyim.
Söz konusu kişi bu ülkenin ana
muhalefet partisinin Cumhurbaşkanı
adayı. Seçimi kazansa ülkeyi teslim edeceğimiz
biri yani.
Tehlikenin farkında
mısınız?
Bu Tweet öfke
kontrol problemi olan birine işaret
ediyor.
Bu Tweet tahammülsüz
ve ağzı bozuk bir adamın
profilini çiziyor.
Bu Tweet faşizan bir
zihniyeti barındırıyor.
Gerçek Muharrem dımdızlak ortaya
çıktı.
Açıkçası ben
şaşırmadım.
Muharrem İnce seçim öncesinde de
sürekli yazdığım ve ortaya çıkan vukuatlarından da anladığımız
üzere seciyesine, seceresine ve
seviyesine uygun davrandı yine.
Yazdıklarımı ispatlamam
gerekirmiş. İspatlamazsam şerefsiz ve namussuzmuşum.
Bakındı hele.
Yazdım ve iddiamın
arkasındayım.
Sen ne yaptın?
Twitter hesabından bana hakaret
ettiğin flood’unda (alt alta sıralanan mesajlar) seçim
gecesi için yalnızca şunu yazdın:
“Seçim gecesini eşim,
oğlum, kardeşlerim, Engin Altay, Yaşar Tüzün ile birlikte takip
ettik”
O kadarını biz de
yazdık.
Ee, sonra? O gece hakikatte ne
oldu?
O TEZGÂHTA SEN DE Mİ
VARDIN?
Seçim gecesi neden sırra kadem
bastın? Sizin delirttiğiniz ama daha sonra paranoyak
ve şizofren diye suçladığınız CHP’liler YSK ve CHP il
merkezleri önünde bekliyordu. “Haydi
aslanlarım” deseniz sokağa fırlayacak kadar
kendilerinden geçmişlerdi başlarına ne geleceğini bilmeden. CHP
Genel Merkez yöneticileri hem korkularından
bu “talimatı” veremiyorlar, hem de
sanki seçim sonuçları belli değilmiş gibi bir izlenim
oluşturarak kalabalıkları istim üstünde tutuyorlardı.
Dertleri o kitlenin kendiliğinden harekete geçmesiydi.
Çünkü kızgın patatesi ellerine almak
istemiyorlardı.
Muharrem İnce, sen ne yapıyordun
bu tezgâh kurulduğunda. İsmail Küçükkaya’ya o mesajı
yayınlamayacağını tahmin ederek gönderdiğini söylediğine
göre bu insanların kışkırtılmasına sen de mi ortaktın
yoksa?
Bu kadar olay yaşanırken susuyor
olman tuhaf değil miydi?
O gece öfke patlamaları yaşayıp
sağa sola çemkirdiğin yalan mı? Açıklama yapmak için
hareketlendiğin ama sonra vazgeçirildiğin,
aslında “Dostluğa binaen
değil” kızgınlıkla İsmail Küçükkaya’ya o mesajı
attığın, seni ailenin ve ekip arkadaşlarının eve götürdüğü yalan
mı?
Niye gecenin geri kalan kısmı
kapkaranlık?
Tutmuşsun
benden “İspatlamazsan namussuz, şerefsiz ve
alçaksın” diyor bir
de “havlama” gibi kelimeler
kullanarak seviyesizlikte
level atlıyorsun.
NAMUS VE ŞEREFTEN
BAHSEDEN ADAMA BAKIN
Öncelikle
kullandığın tüm çirkin kelimeleri sana misliyle iade
ediyorum çünkü hak ediyorsun.
Bana gazeteci bozuntusu diyenin bir politikacı
bozuntusu olduğunu artık tüm Türkiye
gördü.
Şeref,
namusmuş.
Söyle bakalım, sen
ne zaman tanıştın bu kavramlarla?
Senden, çocuğu
için yardım istemeye
gelen CHP’li kadını taciz ederken
mi?
Hakkında tacizden fezleke
hazırlanan ve FETÖ’cü savcı sayesinde paçayı
sıyıran sen mi şeref ve namustan
bahsediyorsun?
Çocuklu dul bir kadını taciz
etmek hangi alçakların işidir söyler misin bana?
Sen mi benim şeref ve namusuma
laf edeceksin. Orada dur. Sınıfta çakarsın.
Yanlışlarım olabilir ama meslek
yaşamım boyunca utanacağım hiçbir şey yapmadım.
Ya sen?
40 günde tek ayak
üzerinde 40 yalan söyledin. Utanmadın mı da kalkıp
benim şerefime, namusuma laf edip alçak diyorsun.
Her söylediğinin aksini söyledin
seçim boyunca.
O AMERİKALIYI NE VAKİT
AÇIKLAYACAKSIN?
En önemlisi de şu:
FETÖ iblisini geri
getirmek için belgelerin eksik olduğu zırvasını sana
telefonda
söyleyen Amerikalı kim?
Seçim sonrası açıklayacağını
bildirmiştin.
İşte seçim sonrası. Aradan iki
hafta geçti, ne duruyorsun?
Sende bir gram
şeref, haysiyet ve namus varsa söyle, o isim
kim?
Aslında bir şey söyleyeyim
mi?
Senin için harcanan zamana bile
yazık.
İçindeki bir nebze lider olma
vasfını da yalanlarınla, küfürlerinle, insanları aşağılamalarınla
yok eden, sıradan bir görevliye ağza alınmayacak sözlerle
küfredebilen zavallı, IQ fakiri,
çocuk düşmanı bir adamsın.
Kenarın fizikçisi,
quantumun son deliğisin.