O çocuklar ellerine silah almamışlardı...
Sana ve bana göre farklı dünyaların çocuklarıydı belki ama umutları
vardı herkes gibi. İnsanlığın geleceğine dair kendilerince
idealleri vardı. Sonuçta her şey insan içindi.
Oyuncaklar topladılar artık Kobani’de olmayan çocuklar için, araç
ve gereçlerini, malzemelerini hazırladılar büyük bir hevesle.
Kimbilir, ailelerinin, anne ve babalarının yürekleri nasıl
çırpınmıştır onlar "Kobani'ye gidiyoruz, orada kütüphane ve park
yapacağız" dediklerinde. Tedirginlikle, "Gitmen şart mı?" bile
diyememişlerdir kararlı çocuk gözlerini görünce. Kendi
yaşadıklarını ve deneyimlerini anlatmak için yutkunmuşlardır birkaç
kelam etmek niyetine ama, yine daha ağızlarından kelime bile
çıkmadan "Dönüşte görüşürüz anne, baba" sözünü işitmişlerdir. Bazı
gençler okuyarak, dinleyerek değil, tecrübe ederek, el yordamıyla
öğrenmek niyetindedir ne yazık ki.
Sonuçta ister kandırılmıştır, ister inandırılmıştır deyin, hepsi
boş.
O çocukların hepsi masumdu.
Kızgındılar, nefretle yüklenmişlerdi belki ama suç onların değildi
ki... Ülkemizi esir alan kutuplaştırmadan, kahrolası nefret
söyleminden en çok onlar nasiplerini almıştı. 13 yıldır öylesine
bekleyen ve muktedir olamayan muhalefet, seçimle alamadığı iktidarı
bir türlü “vermeyen" lider ve partisini nefret objesi haline
getirmekte bulmuştu çareyi. 2002'de 10 yaşında olan gençler bu yaşa
gelinceye dek hep bu nefret söylemiyle doldurulup boşaltılmışlardı
kendilerine benzeyen binlercesi gibi.