Geçen aylarda Patron çağırıp önüne oturttu bu ikisini.
Kızgındı. Büyük bir fırçanın geleceği zaten davetten belliydi.
“İtibarımı beş paralık ettiniz. Size verdiğim desteği dünyada
kimseye vermedim. Başka yerlerde sizin onda biriniz kadar imkâna
sahip olanlar neler yaptı” diyerek atacağı fırçanın ilk ipuçlarını
vermişti.
Ama davete icabet eden iki kişi de birbirlerinin suratına
bakmıyordu.
Patron “Bana bakın” diye başladı sözlerine. “Kaç kere söyledim
dinlemediniz. Ya dediklerimi yaparsınız ya da ben gerekeni yaparım.
Sizi elimle teslim ederim, haberiniz olsun” dedi ve aynı kızgın
tonla sürdürdü konuşmasını:
“Siz kardeşsiniz ve kardeşler bu kadar küs kalmaz. Aptallıklarınız
yüzünden ERDO sizi birbirinize kırdırdı. Özellikle sen ERGO. Beni
dinlemeden kendi başına işlere kalkıştın. Neymiş, darbe yapacakmış.
Bir de tuttun abuk subuk komşularla iş tutmaya yeltendin. Seni o
komşulara güven olmaz diye on kere uyardım. Ama burnunun dikine
gittin. Neymiş efendim geçmişte darbe deneyimleri varmış. Sana kaç
kez bak gücün eskisi gibi değil. Kardeşin FETO da büyüdü. Sen ona
destek ol. Neredeyse 40 yaşına geldi, onun da kendini kanıtlaması
gerekmez mi? Yok efendim FETO gelirse elinden her şeyini alırmış.
Sana garanti verdim, FETO bensiz adım atamaz diye. İkinizin de hem
patronuyum, hem babanız sayılırım. Ben var ettim, yok etmesini de
bilirim. Evet, ERGO beni dinlemedin Cumhuriyet mitingi dedin, 27
Nisan dedin. Oysa kardeşin gizlice hazırlanıyordu. Ne oldu? Sonuç
yüzde 49 oy.