Geçen eylül ayında,
Ankara’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ev
sahipliğinde düzenlenen üçlü zirveye damgasını vuran
konuşma, Rusya Devlet Başkanı Vladimir
Putin’den gelmişti. Putin, Orta Doğu’da çatışma hâlindeki
ülkelere ve tüm Müslümanlara Kur'ân-ı kerimin Al-i
İmran Suresi’nin 103.
âyetini hatırlatmıştı:
“Hepiniz toptan, Allah’ın
ipine (dinine) sımsıkı sarılın, bölünüp ayrılmayın. Allah’ın sizin
üzerinizdeki nimetini hatırlayın; Hani siz birbirinize düşmandınız
da Allah kalplerinizi birbirine ısındırmış ve O’nun lütfu ile
kardeş oluvermiştiniz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarındayken
oraya düşmekten de sizi O kurtarmıştı. Allah size âyetlerini
böylece açıklıyor, ta ki doğru yola eresiniz.”
Ardından da şu çağrıda
bulunmuştu:
“Sizi bölen konular arka
planda olmalıdır. Manevi yakınlık ön plana çıkmalıdır. Şiddetin
kabul edilmezliği konusunda Kur'ân’da âyetler
var...”
Herkes
heyecanla Putin’in neden Kur'ân’dan âyetler
okuduğunu sorguladı.
Bir türlü birlik olamayan,
çatışıp birbirini öldüren Müslümanlara
bu “tebliğ”in, Rus Ortodoks bir
Hıristiyan ya da KGB
yetiştirmesi ateist olma ihtimali yüksek
birinden gelmesi, Allah’ın Müslümanlara
tokadı mıydı?