Dün okudum ki 15 kilo vermiş üzüntüden.
Kolay değil. Yedi ay önce sevgili validesini kaybetti. Allah rahmet
etsin tekrar.
Bir de stüdyosu yanmış bu arada. Büyük geçmiş olsun “cana gelmesin
de mala gelsin” diyelim.
Cana çok geliyor çünkü artık.
Uzun süredir ortada yoktu Sezen Aksu, demek ki sebep bu.
15 Temmuz darbe girişiminden 4 gün geçtikten sonra yayınlanan bir
bildiride gördüm en son adını.
İmzacıları arasında kimi ünlü isimlerin bulunduğu bir darbe
kınaması metninde.
“15 Temmuz gecesi, bir grup askerin gerçekleştirdiği darbe
girişimini şiddetle kınıyoruz” diye başlayıp şöyle devam
ediyordu:
“Aramızdaki fikir ayrılıklarını bir kenara bırakarak, her türlü
darbeye karşı demokrasi ve hukukun yanında olduğumuzu bir kez daha
belirtiyor ve bu uğurda hayatını kaybeden insanlara rahmet
diliyoruz."
“Her türlü darbe” ile kastedilenin ne olduğu belirtilmemişti ama
şehitlerimize rahmet vardı bildiride. Allah’ın adı zikredilmese
de.
Ağızda bıraktığı kekremsi tada rağmen umutlandım.
Yalan yok, birkaç özel söz bekledim ondan. Hep yaptığı üzere oturup
kaleme alınmış bir makale belki.
Lafı dolandırmadan hakikati söyleyeyim. Asıl beklediğim 15 Temmuz
şehitlerine dair bir şarkıydı Sezen Aksu’dan.
Çünkü Sezen Aksu bizim geçmişimiz, bugünümüz ve yarınımız.
Sevinçlerimize, hüzünlerimize, mutluluklarımıza ve acılarımıza
eşlik eden şarkıların sahibi. Onun yüreğimize akan sesi ve
zihnimize nakış gibi işleyen sözleriyle, yaralarımızı daha kolay
iyileştirebiliriz, yaşadığımız bu korkunç acıyı daha kolay
atlatırız diye ümit ettim.
Bizim baktığımız ama göremediğimiz kimbilir ne insan hikâyeleri
bulurdu kalp gözüyle.
Onu dinlerdik. Bir kez, yüz kez, bin kez dinler, her defasında
ağlardık onlara, geleceğimizdeki umudu yeşerttikleri için
şehitlerimize.
Sezen’di bu, yaptı mı tam yapardı.
O, sanatçı kimliğinin yanı sıra, bazen katılmadığınız tarafları
olsa da inandığı her doğrunun yanında duran, vicdani adalet
terazisi güçlü bir kadındı her şeyden önce.
Geçmişe dair bilgilerimiz bu yöndeydi:
Cumartesi Anneleri için şarkı yazan da oydu, Arif Sağ ile söylediği
“Bu da gelir, bu da geçer” türküsüyle yaralarımızı saran da.
PKK ile mücadelede şehit olan askerler için yazdığı Memed’e “Memet,
bir türlü gitmiyor gözün gözümden/Hiç büyümemişsin, tanıdım çocuk
yüzünden/Kan geldi kederden can özümden/Sen anacığını düşün, çok
dikkat et” derken içimiz titredi.
Gün geldi, Balkan kardeşliği için Saraybosna’da söyledi. O heyheyli
dönemlerin kudretli generali Hurşit Tolon’un tehditle karışık
azarına aldırmadan Ermeni, Kürt, Türk, Rum kardeşliği için konser
verdi.
Çözüm süreci için Tayyip Erdoğan’a “Açılımınızı hep birlikte
gönülden destekliyoruz. Annem ve babam bu sürecin karşısında
duranları iki cihanda lekeli kabul ediyorlar. Ben de öyle
görüyorum” diye yazdı.