Bu sorunun yanıtını artık daha
çok merak ediyorum.
Evet, Sözcü gazetesini
gerçekte kim çıkarıyor, Ertuğrul
Akbay ve Junior Akbay kim ya da
kimlerin adamı.
Biliyorsunuz Sözcü
hakkında açılan ikinci davanın en çok dikkat çeken
yanı iddianamenin esasını oluşturan “FETÖ’cü olmamakla
birlikte, FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etmek, destek
vermek” cümlesi.
Burada defalarca yazdım ve
söyledim. Söz konusu isimlerin FETÖ’cü
olmadıklarını ben dâhil herkes biliyor. FETÖ
zaten Uğur Dündar, Emin Çölaşan, Rahmi Turan, Soner
Yalçın, Necati Doğru gibi isimleri örgüte almaz.
Onları sadece kullanır.
Burak
Akbay resmî sıfatıyla FETÖ soruşturması
firarisi. Kaçıyor. Misal Cumhuriyet
davasında gazetenin başındaki isim Akın
Atalay paşalar gibi ülkesine dönüp yargılandı ve
tahliyesini aldı. Ama o ortada yok.
ERTUĞRUL AKBAY’A ARTIK
FARKLI GÖZLE BAKIYORUM
Lakin dünkü Türkiye gazetesinde
yayınlanan belgeli haberden sonra Ertuğrul
Akbay’ı da şimdi ayrı bir yere koyuyorum.
Türkiye’nin manşetindeki haberi
görünce inanın donakaldım. Bu kadarını hakikaten beklemiyordum.
Haberde Ertuğrul Akbay’ın, Erhan Başyurt, Mehmet
Hanefi Sözen ve Adem Yavuz Arslan gibi azılı firari
FETÖ’cülerle görüşmelerine yer
verilmekteydi. Üstelik 15 Temmuz gecesi ve sonrası, hatta geçen ay;
18 Aralık 2108 tarihli bir görüşme bile mevcut. Konuşmalar dudak
uçuklatan cinsten.
Yazışmalarda neler olduğunu
isteyenler Türkiye gazetesinin internet
sayfalarından girip okuyabilir.
Ben okuduktan
sonra Fehmi Koru’nun bu baba-oğul
AKBAY’ların “Cemaat” bağlantısıyla
ilgili önceki yazılarını artık
daha fazla ciddiye almaya başladım. Fehmi
Koru, Cemaat’in hakiki gazetesinin SÖZCÜ
olduğunu yazmıştı da hepimiz gülüp geçmiştik.
ERHAN BAŞYURT’UN
ÖRGÜTTEKİ YERİ
Neyse, asıl merak ettiğim
kişi Erhan
Başyurt. Bizim Ümit Akdemir’i
arayıp sordum:
“Başyurt’u
ben Bugün gazetesinin Genel Yayın
Yönetmeni olarak biliyorum. Ertuğrul Akbay ve firari
oğlu Burak Akbay ile görüşüp örgütün medya ayağını kontrol edecek
denli etkili bir adam mıdır?”
Ümit gülerek “Ben
hiç şaşırmadım abi” dedi. Neden?
Anlattı.
“FETÖ birtakım elemanlarını
örgüte hiç bulaştırmadan steril olarak
yetiştirdi. Bu türler genellikle parlak, zeki ve sosyal olarak
kıvrak olanların arasından seçildi. Erhan
Başyurt da onlardan biri. Tıpkı Tarık
Toros gibi. Onlar
aslında OPERASYON elemanıdır ve
örgütün DERİN adamlarıdır. Sen hani
darbe girişiminden önce DC rumuzu
vererek DERİN CEMAAT demiştin ya, bunlar
onlardan.”
“BAŞYURT FETÖ’NÜN DERİN
OPERASYON ADAMIDIR”
Bugün gazetesinin başında olmak kamuflaj
yani.
“Aynen öyle. Ben bu
adamı geçmişten tanıyorum. Bir
ara Cihan Haber Ajansının başına getirildi.
Hatta Erzurum’a geldiğinde yapılan bir
toplantıda bunun ne kadar zeki olduğunu gördüm. Ama fazla dikkat
çekmesin diye geri çektiler ve CHP’lilerle, beyaz Türklerle ilişki
kurmaya yönlendirdiler onu. Medya operasyonları Faruk
Mercan ile birlikte ona soruluyordu. Faruk Mercan’ın
beş kitabı Aydın Doğan’ın yayınevi Doğan
Kitap’tan çıktı hatırlarsın. Türkiye’de yayınlanan
belgelerde dikkat edersen Başyurt’ın sürekli olarak
Burak Akbay ile ilişkide olduğunu anlıyoruz ve darbe
gecesi Akbay’a neden
sustuklarını soruyor. Buradan zaten onun
operasyonları yönlendiren adam olduğunu fark ediyoruz.”
Ertuğrul Akbay’ın
gazetesi Sözcü, dün Türkiye gazetesinde yayınlanan
FETÖ firarileriyle olan konuşma belgelerini inkâr etti
ve sahte olduklarını ileri sürerek suç
duyurusunda bulundu.
Ama savcılıktaki başvurusunun
daha mürekkebi kurumadan elinizdeki gazeteden okuyacağınız üzere
Erhan Başyurt’un diğer firarilerden Ergun
Babahan ile yaptığı yazışma ortaya çıktı. Üstelik
bu yazışmanın belgesi videolu
çekimle yayınlandı ki sahte olduğu iddialarına
başvurulmasın.
Bunu 17-25 Aralık öncesinden
başlayarak çamur, iftira atıp yalan haberlerle ve yazılarla
kişileri itibarsızlaştırmanın şampiyonu olan Sözcü’nün sahibi
Ertuğrul Akbay’ın yapması
hakikaten ironik.
Yalan, iftira,
inkâr=FETÖ plus SÖZCÜ..
FORMÜL yukarıdaki gibidir.
Fehmi Koru’nun
deyimiyle kadrosuna kattığı ve kendisini
kamufle edecek CHP+ATATÜRKÇÜ TESCİLİ olan KIYICI
yazarlarıyla bir yandan hükûmeti
itibarsızlaştıracaklardı, diğer yandan da iktidarı
destekleyenleri.
Dedik ya formül hep
aynı; yalan, iftira, inkâr…
FETULLAH’IN BYLOCK
İTİRAFI
Sizler muhtemel ki
izlemiyorsunuz ama Ümit bana gönderiyor,
haberdar oluyorum bu Fetullah iblisinin ne
konuştuğundan. Hatırlayacaksınız darbe girişimi
sonrası BYLOCK bombası ortaya çıktığında
ve tüm bu zamazingoyla keklik gibi yakalandılar. Fetullah iblisinde
şafak attı tabii. O vakitler bir konuşmasında “Bay bay
mı, baydal mı ne, güya onu kullanıyormuşuz” diye
sözüm ona sarakaya alıyordu.
Peki, SONDAN İKİ
ÖNCEKİ VİDEOSUNDA ne diyor biliyor musunuz İblis
kendisini dinleyenlere?
Mealen yazıyorum:
“Hani bir telefonda
haberleşme sistemi vardı BYLOCK diye. SİZLER ONU KULLANDINIZ. Ama
sistemi yanlışlıkla telefonlarına indiren binlerce insanı da
yaktılar.”
İşte böylesine inanılması güç
bir kriminal zekâları vardır
FETÖ’cülerin. Bizim Cem’in deyimiyle bu Kemalistleri yamulttular.
Yamulanlar da şöyle bir teori geliştirdiler, sanki
gerçekmiş gibi:
“Zamanında Erdoğan
bunları kullandı bizi tasfiye etti. Biz de bunlarla iş birliği
yapıp Erdoğan’ı indirelim.”
Her tarafı
dökülen dört dörtlük bir geri
zekâlılık içeren bir teori bu.
Yaptıkları tüm aptallıklarının
sebebi de bu ne yazık ki.
Erdoğan FETÖ’yü de
yamultunca MÜTTEFİKLERİN de şaftı
kaydı.
Sözcü’yü kuranların amacı belli
ama bu gazeteyi okuyan ve orada yazan
saftorikler bakalım ne zaman anlayacaklar acı
gerçeği.