İstanbul’un göbeğinde, turizmin beşiği olan bir marka gece
kulübünde 39 insanı bir tek terörist katlediyor. Hem de kapıdaki
iri kıyım bodyguardları tarayarak, orada bekleyen polislerden
birini öldürerek, kaçışan insanların arasından kulübe giriyor, o on
metrelik koridoru geçiyor ve balkonundan aşağıya, eğlenen yüzlerce
insana rastgele ateş açıyor.
Tek bir terörist bunu yapan.
DEAŞ’lı mı? PKK’lı mı, FETÖ’cü mü yoksa DHKP-C’li mi?
Hiçbir önemi yok.
Çünkü, yapan da yaptıran da biliniyor.
Bize huzur vermeyecekler, rahat bırakmayacaklar. Bu besbelli.
Saldırının bir cevabı var kuşkusuz ama bu artık alışılmış
reflekslerin dışında olmalı.
Farklı düşünmenin, olmadık yerden vurmanın, akla gelmeyeni yapmanın
zamanı gelmedi mi?
Tüm bu olan bitenin ardında Türkiye’nin Rusya ile anlaşmasının,
Fırat Kalkanı harekâtının, El-Bab’a girişin, hatta daha sonra
sıranın Rakka’ya geleceğinin açıklanmasının, PKK’ya aman
vermemenin, FETÖ operasyonlarının olduğunu söyleriz ve bu büyük
ölçüde doğru olur.
Ama öte yandan insanlarımız ölüyor.
Ne yapacağız?