24 Haziran gecesi, yani yarın
gece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ne
yapacağını kesin olmasa da ona yakın
biliyorum:
Balkon
konuşması...
Peki, ya CHP’nin
adayı Muharrem İnce? O ne
yapacak?
Büyük bir ihtimalle bir
arkadaşının evinde çilingir sofrasını kurdurup rakının
dibine vuracaktır. Kafa bi milyon olduğunda ise
artık ondan duymaya alışık
olduğumuz en güneş yüzü görmemiş
küfürler eşliğinde masaya bir
tekme atabilir, buna
şaşırmayız.
Muharrem İnce’nin yarın gece bu
çilingir sofrasında yanında olacak
arkadaşına önerim var. İnce’nin
seçim sürecindeki performansını da dikkate alıp ona kadeh
kaldırmalı ve aynen şöyle demeli:
“Haydi, gel bakalım
Muharrem. Bu gece kaybettiklerimize içelim.
Ben şerefine, sen de seçimlere ve
geleceğine...”
CAMİDE DİZ ÇÜRÜTTÜĞÜNE
DEĞECEK Mİ?
Hakiki
dost acı söyler çünkü. Görevi, hata
üstüne hata yapan dostlarını uyarmak ve kaybettiğinde
de gerçek
hayatına döndürmektir.
O da acaba sunturlu
bir küfür sallayıp aklından “Ulan günlerce
camilerde diz çürüttük, iki lafımızdan birinde Allah dedik,
peygamber dedik, Âyet-el Kürsi’yi dilimizden düşürmedik, başörtülü
kızlarımıza nağme yaktık ama hiçbiri işe yaramadı. Bu adamlara
yaranılmaz zaten, hepsine eski sistem kötek gerek” diye
geçirir mi?
Muharrem
Bey tavukları da hayal
ediyor olabilir.
Tavukçuluk saygın bir meslek.
Küçümsediğimizden değil, asla. Onlar olmasa temel gıdalarımızın
birinden mahrum kalırız, bu gerçek. Korkum şu ki tavuklar da
Muharrem Bey'in öfkesinden nasibini alır mı?
Şaka yapmıyorum. Muharrem İnce
tekin biri değil. Masum bir resepsiyon görevlisine
küfür-kıyamet dümdüz giden de o, sahneye çıkan küçük
bir çocuğu “Bak senin yüzünden bir dakikamı kaybettim.
İn aşağıya, in in” diye kolundan tuttuğu
gibi platformdan atan da.
Yine kendisiyle selfie çektiren
vatandaşı korumalarının platformdan aşağı fırlatıp
attığını hepimiz hatırlıyoruz. Daha iki hafta önce
yaşandı. Onlar koruma deyip kimse sıyrılmasın. At
sahibine göre kişner.
Mesele şu, İnce’nin gözünde
insanların sinek kadar değeri yok.
FETÖ’CÜLER KİME OY
VERİR?
Taciz
olayına girelim mi? Nasıl FETÖ’cü savcı
tarafından örtbas edildiğine misal.
Ferhat Sarıkaya o savcı. Haluk Pekşen de bunu itiraf ediyor.
Ferhat Sarıkaya o savcı. Haluk Pekşen de bunu itiraf ediyor.
Evet, Muharrem İnce bu örtbastan
ötürü FETÖ’cülere gebe. Bu
yüzden ByLock kullanıcısı FETÖ’cülere sahip
çıkıyor.
Ne iş?
Bu FETÖ’cülerin oyuna herkes talip.
Hangi birine versinler? İnce’ye mi Meral’e mi Temel’e mi yoksa
Selo’ya mı? Aralarından biri öz hakiki FETÖ
elemanı ama belli olmaz yine de.
BİR NOT DA ÜLKÜ HANIM'A!
ORTADA ÇAPKINLIK DEĞİL BİR TACİZ VAR!
Bu arada son bir not Muharrem
İnce’nin eşi Ülkü
Hanım için.
Geçen haftaki yazımda Ülkü
Hanım'a bir çağrıda bulunmuş ve “Bu taciz nedeniyle
vicdanınız rahat mı?” diye seslenmiştim.
Benim haberim yoktu, okuyucular
gönderdiler. Meğer Ülkü Hanım ile Muharrem Bey daha evvel bu konuda
bir demeç vermişler ve “Biz bu konuları kendi aramızda
kritize ederiz” demişler.
Minimal vicdan, maksimal rahatlık
ve midesi genişlik.
Sanki Muharrem İnce’nin yaptığı,
karşısındaki kadının da rızasına dayalı sıradan bir
çapkınlık vak’ası.
Böyle bir olay olsa da medyaya
konu olur ama o vakit bu hakikaten Ülkü Hanım ile Muharrem İnce’nin
kendi bilecekleri iştir. Lakin burada bir TACİZ var
Ülkü hanım, TACİZ!
Tacize uğradığını
söyleyen de
sizin hemcinsiniz, yani
bir kadın.
Hiç mi üzülmediniz o kadının
düştüğü duruma.
Demek
ki Cumhurbaşkanı eşi olma hayali tüm
vicdani değerlerin üzerini kapkara boyayla çizdiriyor insana, bunu
anlıyoruz.
TALAT BULUT VE SESSİZLİK
SUİKASTI
Ana akım medyada
bir Talat Bulut almış başını
gidiyor.
Dünyada liderlerin
ve ünlülerin 15-20 yıl önceki tacizleri ve
mobbing’leri gündeme gelir ve adamların hayatları karartılırken,
#MeToo adlı hareketle yaygın bir sosyal medya kampanyası
yürütülürken bizde Muharrem İnce’nin 8 yıl evvelki,
hakkında fezleke hazırlanmasına sebep olan taciz
olayı ısrarla görmezden geliniyor.
Bir SESSİZLİK
SUİKASTI bu.
Neden? Çünkü
bunların ideolojik bağımlılıkları tüm ahlaki ve
vicdani değerlerin üstünde.
İnsanlıklarının sınırı bu
kadar.
Bu yüzden Ahmet
Kekeç’e katılıyorum. Eğer kim Muharrem
İnce’nin taciz vak’asına değinmeyip Talat Bulut’u yazıyorsa
ahlaksızdır!
YA DİĞERLERİ NE
YAPACAK?
Başa dönelim. Yarın akşam
diğerleri ne yapacak?
Meral
Akşener muhtemelen Okyanus
ötesine veya oranın buradaki temsilcisine telefon
edip “Çok çalıştık ama maalesef
olmadı” diye özür dileyebilir. Belki
de 15 Temmuz gecesi evinde olan
ama ismini açıklamadığı yakın
dostunu çağırabilir. Belki o da Muharrem İnce gibi
bol bol önüne gelene hakaret edebilir ve miting meydanlarındaki
gibi “Üüüüüü! Üüüüüü!” diye tuhaf sesler
çıkarabilir. Akşener çok büyütüldü medya tarafından. Fotoğraf gibi,
büyüttükçe de kalitesi düştü...
Temel
Karamollaoğlu’na gelince.
Bazı insanlar ayakkabı mağazası
gibidir, onda her numara vardır. Temel Karamollaoğlu da öyle. Adını
daha fazla zikretmeye değmez.