Bu ülkede bir olay olsa da acımasızca eleştirsek, ağzımıza
geleni söylesek, nefretimizi kussak diye bekleyen bir güruh var
adeta.
Bugünlerde de tam onlara göre bir konu gündemde. Hangi masaya
otursak, Arda Turan ve Berkay kavgası konuşuluyor.
Herkesin bu konuyla ilgili kendince bir bildiği, iddiası, kötü mü
kötü yorumları var. Yine kronik mutsuzluk ve buna bağlı olarak
ortaya çıkan eleştiri hastalığı, çağımızın en büyük sorunu olarak
gündemde. Nereden biliyoruz her şeyi bu kadar? Olay anında orada
mıydık, kulağımızla mı duyduk, gözümüzle mi gördük, ya da aynı
mevzuyu biz mi yaşadık daha önce? Yaşananlar tartışmaya açık değil,
son derece üzücü; hepsi bu. Kimse hata yapmadan ya da daha
öncesinde yaptığı bir şeyden pişman olmadan yaşayamaz ki...
Herkesin bu hayattaki imtihanı farklı.
HAMİLE KADIN ARANIR MI?
Arda'yı tanımam, Berkay'ı hastanede ziyaret ettim, geçmiş olsun
dileklerimi ilettim. Olay yerinde olan birçok kişiyle görüştüm,
konuyu dinledim. İki genç, alkollü bar ortamında kendi aralarında
kavga etmiş altı üstü. Her gün üçüncü sayfada bunların 10 katını
okuyoruz; bu olay hiçbir şey. Tanınmış kişi olmanın bedeli bu
değil; abartmadık mı artık? Adı üzerinde; alkollü ortam, gerginlik
hat safhada, herkes bir anda aslan kesilmeye müsait. 'Yanlış
anlaşılma' de geç, ne oluyor? Arda öyle bir şeyi, yani o meşhur
cümleyi üzerine basa basa "Söylemedim" diyor.
Zaten o müzikte Özlem'de de ne kulak varmış, net bir şekilde
duymuş!
Özlem yanlış anlamış, belli ki Berkay da eşinin dolduruşuna gelmiş,
olaylar gelişmiş.
Özlem; madem böyle bir olayın fitilini ateşliyorsun, gecenin bir
vaktinde Arda'nın eşini arama bari. O kadın 8.5 aylık hamile; o
saatte doğursa ne olacaktı? O kadını neden üzüyorsunuz? Böyle bir
şeyi yaşadın madem, önce orada kendin cevabını ver, sonra illa
eşine söylemek istiyorsan ertesi gün kahvaltıda al karşına, sakin
kafa 'Ben böyle bir şey yaşadım' de. Böyle yapsa durum bu şekilde
olmazdı. Bu söylediklerimden silah ve burun kırma olayını
savunduğum anlaşılmasın, eminim Arda da bu konuda pişmandır.
ARDA'DAN HEMEN VAZGEÇTİNİZ
Etrafımızda bol miktarda üstüne hiç vazife olmadığı halde her şeyi
eleştirme hakkını kendinde gören, her zaman her şeyi en doğru
yaptığını sanan, hayatta hiç hatası olmamışçasına davranan, sütten
çıkmış ak kaşıklar var. Hadi gelin her şeyi açık açık konuşalım...
'Futbolcu nasıl olunur?' dersi verenlerin kendi işlerinde nasıl
olduklarını, adamlık dersi verenlerin, geçmişlerinden uzak
yaklaşımlarını, ahlaktan bahsedenlerin ahlaksızlıklarını, hayata
bakış açılarını gözden geçirelim...
Şimdi sorarım, hani Arda bizim milli gururumuzdu, evimizin oğluydu,
ne çabuk vazgeçtiniz ondan? Ne çok hevesliymişsiniz Arda'nın
kusurlarının detaylandırılmış, ayrıntılı listesini hazırlamaya. Bu
çocuğun sayısız başarısını ne çabuk unuttunuz?
Neden başarıları değil de, hep hataları konuşuyoruz biliyor musunuz
çünkü ayıpladıkça kendimizi aklıyoruz.
Arda aynı Arda, yine aynı yeteneğiyle sahalarda olacak; insanların
hatalarını mesleklerine karıştırmayın. Futbolcu adam gece çıkar
mıymış? Neden çıkmasın onun hakkı değil mi? Ertesi gün maçı mı
varmış, size ne? Yargılamadan önce, vicdan mahkemesinde Arda
nefretinizi, hayata karşı bu kadar eleştirel bakmayı bir çözün.
Ayrıca hayatı nasıl doğru yaşayacağını, oturduğunuz yerden Arda'yı
eleştirerek siz öğretemezsiniz.
Bu çocuk bir başarı öyküsü; bugünlere nasıl geldiyse bundan sonrası
için de elbet vardır bir planı.
Kimse kimsenin hayatını, kariyer planını, geleceğini bu kadar dert
edinmemeli; illa edinecekse o zaman kendinizinkini edinin
lütfen.
Arda sen de beyaz gömleğini giy, tak Allah kolyeni, yarın yap basın
toplantını, dile özrünü Türk halkından; her şey unutulur, seneye
yılın futbolcu ödülünü fazla fazla alırsın.