Uluslararası festivallerden ödüllerle dönen Çiğdem Sezgin'in ilk uzun metrajlı filmi 'Kasap Havası', bu hafta sinemaseverlerle buluştu. Filmin başrol oyuncusu Şenay Gürler ile filme dair konuştuk...
'Kasap Havası', festivallerden aldığı ödüllerle ve konusuyla çok
konuşuldu. Bu başarının sırrı ne sizce?
Bu başarının sırrı aslında öncelikle senaryo ile başlıyor. Çiğdem
Sezgin gerçekten iyi bir senaryo yazdı; bütün karakterler çok
derinlikliydi ve anlatmak istediğini çok iyi biliyordu. Anlattığı
hikayeyi bu kadar sade ve duru bir dille anlatması da bence önemli
bir etken.
Yaptığımız provaların da çok büyük katkısı oldu. Filme
başladığımızda Çiğdem neyi nasıl çekeceğini, nasıl anlatacağını,
bizler de ne yapacağamızı çok iyi biliyorduk.
Senaryo ilk size geldiğinde rolle ilgili ne düşündünüz?
Çiğdem bana senaryoyu anlattığı anda zaten çok
etkilenmiştim.Özellikle 'Leyla' karakteri benim şimdiye kadar
oynadığım karakterlerden farklıydı ve bu karakterin de senaryoda
böyle yazılmış olması beni çok etkiledi.
KADIN BÜYÜK OLABİLİR
Filmdeki aşk hikayesi izleyiciyi derinden etkiliyor. Kadının
yaşının erkekten büyük olduğu ilişkiler neden kabul görmüyor?
Çünkü ataerkil toplumlarda erkeklerin kendilerinden yaşça küçük
kadınlarla evlenmeleri normal kabul ediliyor. Halbuki kadınlar da,
erkeklerle aynı haklara sahipse; kendinden küçük bir erkeğe aşık
olabilir. Fakat bu, bizim yaşadığımız ve gördüğümüz her türlü
kurala karşı gelmek oluyor. Kadınların kendilerinden küçük
erkeklerle birlikte olması hoş karşılanmıyor ama aynı durumdaki bir
erkeğe övgüler yağıyor. Erkek çocuklar da, kız çocuklar da böyle
büyütülüyor; bu durumda da sistem devam ediyor.
Sizin gerçek hayatta aşka bakışınız nasıldır, aşk sizi
değiştirir mi?
Aşk beni değiştirir mi? Aşık olduğum zaman daha heyecanlı bir insan
oluyorum mutlaka ama ben neysem yine oyum, değişemem.
Değiştirebildiğim yanlarım varsa eğer, onları ben değiştirmek
istediğim için değiştiriyorumdur ya da o fedakarlığı yapmak
istediğim için yapıyorumdur. Yani yine ben varımdır ortada.