Son yıllarda beyazperdede gerçek hayat hikayelerinin sömürüldüğüne şahit oluyoruz. Müslüm filminden sonra başlayan furya 'Acıların Kadını' Bergen'in hayatıyla devam etti. Çağ değişiyor, dünya değişiyor, her şey ileriye giderken Türk sineması olduğu yerde saymakla kalmıyor, neredeyse geriliyor. Ya ölmüş ünlü kişilerin ailelerinin izni olmadan gözünü para bürümüş yapımcıların hayata geçirdiği filmleri izliyoruz ya da yaşayan ünlülerin övgülerle dolu belgesellerini..
GERÇEĞİ İZLEYELİM
Dünyada, biyografi filmleri çekilmeden önce yıllarca süren bir hazırlık süreci oluyor. Bizde ise ünlü mezarı gezen meşhur bir yapımcı var; o gidiyor mezardan gişede büyük başarı yakalayacak, toplumda etkisi olan kişiyi seçiyor ve hayat hikayesini hemen hızla, övgülerle dolu sözlerle birine senaryolaştırıp sete çıkıyor. Filmde gerçekliğe sadık kalmak, aileleri üzmemek, bırakılan mirasa saygı duyulması gerçekten hiç önemli değil.