Son zamanlarda uzay ve sanat dünyası adeta bir araya gelmiş,
kozmosun karanlığında yepyeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
Jeff Koons'un 125 heykelinin Ay'a fırlatılmasıyla birlikte, uzay
adeta bir açık hava müzesine dönüşüyor. Peki, bu durum neyin nesi?
Gezegenler mi sanatsız kaldı, yoksa evrensel bir sanat akımının
başlangıcına mı şahit oluyoruz? Merkür'ün çağdaş sanatın merkezi
olduğunu hayal edin. Parlak ve canlı eserler, gezegenin
atmosferinde adeta bir ışık şöleni yaratıyor. Satürn ise klasik
sanatın savunucusu, halkalı yapısıyla adeta bir Rönesans tablosu
gibi. Uranüs'e baktığımızda ise dijital sanatın hakim olduğunu
görüyoruz. Renkli pikseller ve soyut formlar, buz devi gezegene
bambaşka bir hava katıyor. Peki, ya Picasso seven bir gezegen
varsa? Venüs belki de romantik eserlere ev sahipliği yapıyor, kim
bilir?
Bu durumda koleksiyonerler nerede yaşıyor dersiniz? Elbette uzay
istasyonlarında! Galaksiler arası bir sanat fuarına katılmış gibi,
eserleri inceleyip, değer...