Seyahatimizin son günü Seul'deki en önemli alışveriş ve yeme-içme bölgelerinden birisi olarak bilinen Myeong-dong'u keşfe çıktık.
Bu bölge, gerçekten tam bir alışveriş ve lezzet cenneti... Cadde üzerinde sayısız sokak lezzeti ve alışveriş yapacak birçok mağaza var. Bu caddede alışverişi genelde cildiniz için yapıyorsunuz çünkü burası güzellik maskeleriyle ünlü bir yer. Cildimize denediğimiz sayısız maskeden sonra sokak lezzetlerini denemeye koyuluyoruz...
BALIK KEKİ: İlk olarak "O ne öyle?" diye anlamaya çalışıyoruz, "Balık keki" diyor satıcı. "Balıktan kek olur mu?" derken satıcı; balık, patates, şeker ve çeşitli sebzelerle hazırladığı kek tabağını uzatıyor bize. Kızartılarak servis edilen bu yemek, Seul'de en çok tüketilen atıştırmalıklar arasındaymış.
"Siz yine de Koreliler'in damak zevkine güvenmeyin" diyerek yan standa geçiyorum...
ISTAKOZ VE PEYNİR: Kızarmış ıstakozun üzerine serpilmiş peynir, sokağın en rağbet gören lezzetlerinden. 'Istakoz ağır masaların yemeği değil miydi, sokak lezzeti olarak görmek iyi oldu. Ne oldum dememeli' diye espriler havalarda uçtuktan sonra öteki standa geçiyorum.
PAMUK ŞEKER: Özellikle çocukların en sevdiği sokak lezzeti Seul'de de karşımıza çıkıyor. Satıcıya "Bu Türkiye'de de çok seviliyor" diyorum, "Aynısı mı?" diyerek şaşırıyor.
MİDYENİN ATASI: Seul'de deniz ürünlerinin her türlüsü lezzet düşkünlerine sunuluyor. Bir dev midye görüyorum burada, resmen midyenin atası. İçinde bir sürü istiridye var. Koreliler nasıl bayılarak yiyorlar anlatamam. Ben tabii yiyene mani olmuyorum, sadece bakmakla yetinmek istiyorum.