"Avrupa Yakası'ndan Boğaz'a nazır bir arsa aldım", "Ben cadde
aldım abi, daha fazla almayayım diyorum..." Böyle bir diyalogun
ortasında bir sağa bir sola bakıyorum ne diyorlar diye. Ben de
"Boğaz'ı komple satın aldım" diye dalga geçiyorum, anlamsızca
suratıma bakıyorlar.
Z kuşak sohbetinin tam merkezindeyim, gazetecilikteki öğrencilerime
kültür-sanat haberciliğini anlatırken, onlar da bana Metaverse
dünyasını anlatıyor. Metaverse'te yani sanal evrende satılan
İstanbul arsalarını hâlâ görüp görmediğimi soruyorlar.
Gördüm, hatta bayıldım ama almak aklıma gelmedi, cesaretim mi
yok, geleneksel mi kaldım bilemiyorum... Sadece insanların sürekli
birbirine ciddi ciddi Metaverse arsası aldırmaya çalışma çabasını,
bu konuda fikri olmayana da 'Ne yani arsan yok mu?' gibi yorumlar
yapmalarını şaşkınlıkla takip ediyorum.
Peki Metaverse dünyasında yer almaya hazır mıyız? Biraz daha mı
beklemeye, öğrenmeye ihtiyacımız var?
Soru işaretlerinin çok olduğu bir konu, tıpkı Bitcoin'in ilk
çıktığı günlerdeki gibi. Sadece Z kuşağı arasında değil, şu
günlerde sosyal ortamda Metaverse'te satılan arsalardan başka bir
şey konuşulmuyor.
İstanbul'un dikkat çeken arsaları sanal evrende de gerçek dünya isimleriyle aynı. İstiklal Caddesi örneğin oldukça dikkat çekiyor, ara sokaklar hariç sanal arsaların hepsi satılmış. Nişantaşı da popüler, hemen satılmış. Satılan arsaların büyük kısmını Avrupa Yakası oluştururken Anadolu Yakası'nda Kadıköy ve Üsküdar ilgi görmüş. 'Metaverse'te bari birileri Dolapdere'ye, Gaziosmanpaşa'ya sahip çıksın, neden popüler kültür, sanal evrenle paralel gidiyor' diye isyan ediyorum zaman zaman.