Londra Film Festivali'ni izlemek için Londra'daydım ancak
Türkiye'deki sinema gündemimizin yoğunluğundan Londra Film
Festivali'nin detaylarını pazar günkü köşeme bırakıyorum.
Önceki gün yönetmen İsmail Güneş'ten medyaya mesaj geldi. Güneş
büyük zorluklarla üç yılda, bin 500 kişilik ekiple çektikleri,
Ermeni tehcirini konu alan 'Kervan 1915'i salonlardan çekme kararı
aldığını şöyle açıklıyordu: "Sinema seyircisi tarafından izlenilmek
istendiği halde önemli lokasyonlarda vizyona giremeyen filmimiz
ağır darbe almıştır. Filmimizin sinema seyircisiyle buluşamadığı
bir sistemde daha fazla yer almak istemiyor ve üzülerek 'Kervan
1915'i vizyondan çekiyoruz."
AYNI SIKINTIYI HEP YAŞIYOR
Kendisiyle geçtiğimiz günlerde Bodrum Türk Filmleri Haftası'nda
uzun uzun konuşmuş, 'Kervan 1915'in ne gibi zorluklardan geçtiğini
öğrenmiştim.
Peki şimdi ne oldu da filmi vizyondan çekiyor diye merak ettim,
hemen kendisine mesaj atıp "İsmail Abi nedir bu meselenin aslı?"
diye sordum. Mesele epey uzun ve karışıkmış, o yüzden yazdıklarını
direkt paylaşıyorum sizlerle:
"Başlangıçtaki engeller; hazırlık, çekim, çekim sonrası ve dağıtım
sürecinde artarak devam etti. Son olarak salonlar filmi görmeden,
seyirciye ulaşmasını istemediler." Öğrendim ki bu, İsmail Güneş'in
yaşadığı ilk sıkıntı değilmiş; benzer problemleri daha önceki
filmlerinde de yaşamış.
"Niye uğraşıyorlar sizinle?" diye sorduğumda, durumu şöyle
anlattı:
"Gülün Bittiği Yer' filminde engellediler beni. Sonra sinema
salonları birleşince biz itiraz ettik. Rekabet kurulu geldi,
gizlilik içinde görüşlerimizi aldı, 'Kimse görmeyecek' dediler.
Ancak sonra bir şekilde sızmış. 'Ateşin Düştüğü Yer' filmi için 'Bu
adamın filmini göstermeyeceğiz' dediler. Sonra tesadüf eseri bu
grubun babası ile tanıştım, bana o yardımcı oldu, 50 kopya çıktı.
Şimdi ise çıkacak olan yasada sinemalarda yayınlanan reklamlara en
çok 15 dakika, en az da beş dakika kuralı konma konusunda çok
ısrarcı oldum. Bu alanda kayıpları olduğunu düşünüp sinema
salonları bana kinleniyor, beni cezalandırıyor olabilirler." Özetle
durum bu. Aylarca süren çalışma, onca emeğin karşılığı bu
olmamalıydı.
Sinemaya kişisel meselelerin alet edilmediği günler dileğiyle.