CHP Mersin Milletvekili Hasan Ufuk Çakır’ı, adaylığı açıklanınca Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir haberden hatırlıyoruz. CHP yandaşı Cumhuriyet, Çakır için “suç makinesi” diye başlık atmış, 2006 yılından beri hırsızlık dahil pek çok suçtan kaydı olduğunu iddia etmişti.
Taze milletvekili Çakır, bir şehit cenazesine gitmiş. Namazı kıldıran hocaya sataşınca da şehit yakınlarından, cenazeye katılanlardan tepki görmüş.
Aslı nedir diye soruşturdum. Söylenene göre Çakır, imama “Atatürk’ün de adını an!” diye laf atıyor, olaylar da ondan sonra başlıyor. Doğru ya da değil, konu ne olursa olsun şehit cenazesinde hır çıkarmaya kalkmak tuhaf bir ruh haline işaret ediyor.
Rozet-rakı-gardırop Atatürkçülüğünün doğal bir uzantısı da bu “Atatürk ölçüm dedektörlüğü”. CHP’liler her bayramda, her cenazede, her törende, her düğünde-nişanda pusuya yatıp bekliyorlar: Atatürk’ün adı anılacak mı anılmayacak mı?
Bu hassasiyeti gören birinin CHP’nin Atatürk’e bağlılığı karşısında gözleri yaşarır. Yalnız küçük bir sorun var… Lohusa ziyaretinde, ölü kırkında bile Atatürk ölçümü yapan CHP’liler, öte yanda Atatürk’ün reddettiği ne kadar iş varsa onlarla meşgul olmaktan pek utanmıyorlar.
Emperyalistlerle içli dışlı, terör örgütleri ile sıkı fıkı, Türk bayrağına mesafeli, Türk milletine küskün, köylüye hakaret eden, memuru tehdit eden, devlete katil diyen bir CHP…