Gaffar Yakınca Aydınlık Gazetesi

İki fotoğraf… Vicdanlar ve kırıntılar…

Polonya’nın Nazi işgalinden kurtuluşuna dair bir an. Kızıl Ordu’nun Birinci Belarus Cephesindeki askerlerinden Bernhard Storch anlatıyor: “Lublin’e girmeden önce vardığımız ilk yer sanayi kompleksi gibi bir yerdi....

20 Ekim 2023 | 502 okunma

Polonya’nın Nazi işgalinden kurtuluşuna dair bir an. Kızıl Ordu’nun Birinci Belarus Cephesindeki askerlerinden Bernhard Storch anlatıyor: “Lublin’e girmeden önce vardığımız ilk yer sanayi kompleksi gibi bir yerdi. Majdanek’ten bir gün sonra, 23 Temmuz’da (1944). Yapının bir tür fabrika veya askeri üs olduğunu düşündük. Kocaman bir baca, bazı fırınlar, üzerinde duş başlıkları dizili olan büyük odalar. Bir yanda bir yığın kül gözümüze çarptı, endüstriyel atık olacağını tahmin ettik. Sonra sayısız ayakkabılar gördük, kadın ayakkabıları, erkek ayakkabıları… Hepsi çiftler halinde bağlanmış, raflara dizilmiş veya yığılmıştı…. Kafamız karışmıştı, sonra bir subay geldi ve buranın bir toplama ve imha kampı olduğunu söyledi.”

Storch’un sözünü ettiği yer, özgürleştirilen ilk toplama kampı Majdanek, (Meydanek diye okunuyor ve küçük meydan anlamına geliyor) Majdanek’ten de önce Nazilerin savaş suçlarına ve toplama kamplarına bazı bilgiler yayılmıştı. Fakat bunlar somut kanıtlara değil görgü tanıklıklarına dayanıyordu.

Ancak Majdanek’te çekilen bir fotoğraf o ana kadar belli belirsiz bir söylenti olarak kalan korkunç gerçeği tüm insanlığın yüzüne çarptı. O fotoğraf, Storch’un sözünü ettiği ayakkabıların fotoğrafıydı. Nazilerin imha planına uygun olarak, topluca öldürülen Yahudilerin özel eşyaları toplanıyordu, ayakkabılar da o eşyalar arasındaydı.

Denilebilir ki bu basit fotoğraf karesi tüm tarihin akışını değiştirdi. İnsanlığın iyiye ve kötüye, doğruya ve yanlışa, haklıya ve haksıza bakışını değiştirmekle kalmadı, vicdan ve adalet kavramlarının da en baştan sert bir şekilde sorgulanmasına yol açtı.

Sonrasını biliyorsunuz, tüm dünya Holokost denilen alçaklığın her veçhesi ile tanıştı, her veçhesini konuştu ama, en çok da nasıl mümkün olabildiğini tartıştı. Aileye, değerlere ve Tanrı’ya bağlı bunca “iyi” insan, nasıl olmuştu da bu korkunç cinayeti görmezden gelebilmişti?

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Aydınlık’a veda 03 Haziran 2024 | 2.432 Okunma Deniz Akkaya ne söylemek istiyor? 31 Mayıs 2024 | 3.464 Okunma Nefret her zaman kaybettirir 29 Mayıs 2024 | 2.967 Okunma Sokak köpekleri bilgi notu 27 Mayıs 2024 | 1.812 Okunma Milletvekillerine Açık Mektup 22 Mayıs 2024 | 855 Okunma