Şehir yaşamını kabusa çeviren skuter firmalarından biri, yabancı yatırımcılardan para toplamış. “Büyük başarı” diye böbürleniyorlar.
Yasal boşluklar ve onları fırsata çeviren uyanıklar sayesinde dünyanın belki de en kalitesiz kent yaşamına mahkumuz. Otoparktan trafiğe, içilebilir sudan temiz havaya, yeşil alandan kaldırım düzenine kadar hep aynı. Kamunun hakları, kamunun malı yağmaya açık. Yaşamımızı yağmalayıp yabancı “yatırımcılara” peşkeş çekmenin adı da “uluslararası başarı” oluyor!
Skuterler ve elektrikli bisikletler, her yerde yaya kaldırımlarına bırakılıyor. Bazı mahallelerde kaldırımda yürümek imkansız. Zaten şehir tasarımlarımız kötü, yayalar adeta yok sayılmış, otuz santimlik çıkıntılara utanmadan “kaldırım” denilmiş, o daracık kaldırımlar da bu araçların işgali altında!
İki ay kadar önce, Bağdat Caddesi Akasyalı sokaktan geçiyorum. Sokağın caddeye yakın bir noktasında kaldırıma üç dört tane skuter bırakılmış. Yetmemiş, yine aynı firmaya ait bir elektrikli bisiklet kaldırımı tamamen kapatacak şekilde yanlamasına terk edilmiş. Genelde yaşlı insanların yaşadığı, pek çok kişinin tekerlekli sandalye veya yürüteçle geçmek zorunda olduğu bir yer. Böyle insafsızlık, böyle zalimlik olabilir mi?
İnsanlar mağdur olmasın diye bisikleti kenara çekeyim dedim. Eşek ölüsü gibi bir şey, kaldırmaya çalışırken sağ dizimi sakatladım. Menisküs zedelenmesi, hala tedavi oluyorum. Kaybettiğim sağlığın, paranın, zamanın hesabını kimden soracağım? Tabii ki hiç kimseden!
Benimkisi basit konu… Bir de bu skuterlerin çarptığı yayalar var. Ayağı kırılan, kafası yarılan, üstü başı parçalanan… Birkaç ay önce Minibüs Caddesinde bir skuter gözlerimin önünde bebek arabası süren yaşlı bir kadına çarptı. Hem bebek hem de kadıncağız yerlere yuvarlandı. Skuteri kullanan 18-19 yaşlarındaki insan müsveddesi ise durup arkasına bile bakmadan kaçtı.