1990’lı yılların başında İtalya’da çok önemli iki olay yaşandı. Bunlardan
biri, savcı Guido Salvini tarafından yürütülen Gladyo
soruşturmasıydı. NATO’nun paramiliter ve yasadışı
yapılanması Gladio, ilk kez bu soruşturma ile -bir NATO ülkesi
tarafından- resmen itiraf edilmiş oldu.
O zamanlar, Gladyo’nun tasfiyesi, tek kutuplu dünyada ABD’nin artık bu kirli yapıya ihtiyaç duymamasına
bağlanmıştı. Ama hemen arkasından gelen bir başka operasyon
İtalyanların bu konularda kendi inisiyatiflerinin olduğunu
gösterdi.
O büyük olay, tarihe “mani pulite”, Türkçe adı ile “temiz eller”
diye geçti. Savcı Antonio di Pietro’ya bağlı bir ekibin yürüttüğü
yolsuzluk ve kara para operasyonları İtalyan iş ve siyaset dünyası
temellerinden sarstı. Yolsuzluk ve rüşvete bulaşan 5 binden fazla
tanınmış insan soruşturmadan geçirildi. Mahkemeler bittiğinde ülke
çapındaki belediyelerin 400’den fazlasında yerl iktidarlar düştü,
siyasi arenadaki pek çok parti kapandı, pek çok milletvekili ve
siyasetçi istifa etti. İş dünyasında kayıplara karışan, servetine
el konulan sözde iş adamlarının sayısı da yüzlerle ifade
ediliyordu.
Bir süredir Türkiye’de kara para, şike, yolsuzluk, rüşvet, adam
kayırma konularında çokta operasyon haberleri duyuyoruz. Emniyet
birimlerinin bu operasyonlarını siyasi çekişmelere bağlamaya
kalkanlar var. Oysa devlette devamlılık esastır. Bizim bu gibi
temel konularda, siyasi komplo teorilerinde değil, devletin
önceliklerine ve tutumuna dikkat etmemiz gerekir. Belli ki devletin
tercihi, bu tip suç örgütlerine boş alanlar bırakmamaktan yana.
İtalya’da temiz eller ile tasfiye olanların Gladyo ile bağlantıları
vardı, hatta o karanlık dönemi palazlanmak için fırsata
çevirmişlerdi. Türkiye’nin en büyük Gladyo örgütlenmesi