Bir önceki yazımda İran'ın Irak Kürtleri'nin bağımsızlık referandumu veya sürecine karşı nasıl güçlü bir muhalefet geliştirdiğini yazmıştım. Nerdeyse her hafta hatta her yeni günde, İranlı bir üst düzey yetkilinin Iraklı Kürtler'i bu girişimden vazgeçmeye çağıran veya onları tehdit eden bir açıklamasını okuyoruz. Bu politika İran'ın son yıllarda bölgesel Kürt jeopolitiğine yönelik geliştirdiği siyasetiyle çelişen bir görüntü arz ediyor. İran, Suriye'de PYD-PKK öncülüğünde bir bölgenin ortaya çıkması sürecinde ya sessiz kaldı ya da Esad rejimi üzerindeki baskıyı hafifletmek için bu süreci teşvik etti. PYD, Rojava bölgesini adım adım inşa ederken İran'ın herhangi bir ciddi muhalefetiyle karşılaşmadı. Buna karşılık İran, bugün Irak Kürtleri'nin bağımsızlık referandumuna yönelik en sert politikayı izleyen aktör konumunda. *** O zaman şu iki soruyu soralım: İran, bölgesel Kürt jeopolitiğine yönelik bugüne kadar geliştirdiği siyasetini mi değiştiriyor? Veyahut İran'ın Irak Kürtleri veya Barzani/KDP şahsından sahip olduğu özel bir rahatsızlığı mı var? Kestirmeden söyleyecek olursak, cevap her ikisini de içeriyor. İran, bölgesel Kürtler'e yönelik siyasetinde makas değişimine gidiyor. Fakat daha da önemlisi Irak Kürtleri ve Barzani, İran için hassas başlıkları oluşturuyor. Barzani'nin kendisi dünyaya gözlerini Mahabad'da açtı.