Muhammed bin Selman'ın (MBS) Amerika seyahati global ölçekte ilgi uyandırdı. Beyaz Saray'da ahlaki açıdan kendisinin ruh ikizi olan Trump'la yaptığı görüşme siyasal komedi vesikası olarak hafızalara kazındı. Bu görüşmede ortaya çıkan görüntüler aslında küresel bir trendi resmediyordu. Siyasal sınıfın kalitesizliği ve çöküşüyle birlikte siyasal ahlakta yaşanan erozyonunun küreselleşmesine şahit oluyoruz. Kuzey'den Güney'e, Doğu'dan Batı'ya her ne kadar siyasal sınıflar ideolojik, kültürel, jeopolitik veya çıkar temelli farklılıklar nedeniyle birebirlerini kıyasıya eleştirse de, siyasal ahlak ve karakter konusunda küresel siyasal elitin birbirlerine benzeştiği bir dönemden geçiyoruz. Bu nedenle, Trump ve MBS bir yönüyle birbirlerinden çok farklı diğer yönüyle de birbirlerine çok benzeyen figürleri temsil ediyorlarlar. Meselenin bu yönünü şimdilik bir paranteze alalım. MBS fenomenine başka bir açıdan bakmaya çalışalım. Muhammed bin Selman'ın içeride ve dışarıda yaptıkları Arap dünyasında hala belli bir ağırlığı olan bir siyasal rejimle alakalı bir tartışmayı tetiklemeli. Tıpkı Körfez'in diğer irili ufaklı ülkeleri gibi Suudi Arabistan, hanedanlık esasına dayanan monarşik bir rejimle yönetiliyor.