Bölgede zaman hızlı akıyor. Meseleler baş döndürücü bir süratte gelişiyor. Sadece bu hafta sonu yaşananlar dahi Ortadoğu'da siyasetin ne kadar dinamik ve değişken, zeminin ne kadar kaygan olduğunu bir kez daha gösterdi. 24 saatten az bir zaman dilimine Lübnan Başbakanı Saad Hariri'nin istifası, Suudi Arabistan'da düzinelerce üst düzey gözaltına alınma vakaları ve Yemen'den Riyad'a atıldığı iddia edilen bir füze sıkıştı. Bu her üç meselenin de ulusal, bölgesel ve global olmak üzere üç boyutlu tahlilini yapmak gerekiyor. Suudi Arabistan'da yaşanan gözaltılar Muhammed bin Selman'ın dalgalar ve safhalar üzerinden gerçekleştirdiği iktidarını tahkim etme sürecinin muhtemelen son safhasını teşkil ediyor. MBS, daha önce ulusal muhafızlar (national guards) hariç diğer bütün güvenlik ve istihbarat kurumlarında kontrolü ele geçirmişti. Ordu, savunma bakanlığı ve istihbarat MBS'nin tasarrufundaydı. Bu son gözaltılarla MBS, bu son kaleyi de ele geçirmiş oldu. Buna ilaveten, zaten sistemle son derece uysal bir şekilde çalışan iş dünyasını da daha uysallaştırmak istiyor.