Post-referandum döneminde Türkiye’de yapılan tartışmalar iki seçenek üzerinde ilerliyor: Bağımsızlık veya daha önceki statüko. Bu tartışmalara da gittikçe kabaran bir öfke dalgası eşlik ediyor. Siyasal karar alıcılar da bu seçenekler ve öfke hali üzerinden söylem üretiyor. Referandum neredeyse bir dış politika başlığı olmaktan çıkıp çoktan bir iç politika gündemine dönüştürülmüş durumda. Tıpkı diğer birçok dış politika başlığı gibi. Devlette çok üst perdeden bir söylem kullanılıyor. Mesela, Türkiye'nin kullandığı söylemi, bu referandumdan en az Türkiye kadar hatta ondan daha fazla rahatsız olan İran'ın söylemiyle karşılaştıralım. Hamaney, Ruhani veya Zarif'ten kaç tane yüksek perdeden, hakaretamiz açıklama geldi? İran, adım atmıyor mu? Atıyor. Zaten, referandumdan önce herkes İran'ın bundan rahatsız olacağını ve buna sert bir reaksiyon göstereceğini biliyordu. Asıl belirsizlik Ankara'ya ilişkin yaşanıyordu.