Gün geçmiyor ki Türkiye-Batı ilişkilerinde işlerin ne kadar kötüye gittiğine dair yeni bir haber veya yorum yayınlanmasın. Aynı şekilde, ilişkilerin artık kopma noktasına geldiğine dair tahminleri ilişkilerin kopması gerektiğine dair tavsiyeler takip ediyor. Her geçen gün bu başlığı daha rasyonel bir zeminde tartışmanın imkanları azalıyor. Mesele etrafındaki tartışmalar duyguların öne çıktığı, mantığın geriye çekildiği bir vasatta ilerliyor. Türkiye-Batı ilişkilerinde yaşanan krizin asıl zeminini neyin oluşturduğu sorusuyla daha fazla yüzleşmemiz gerekiyor. Bu soruya biri Batı-merkezli, diğeri Türkiye-merkezli olmak üzere iki yaygın cevap üretilmiş durumda. *** Batı başkentlerinde Türkiye’ye yönelik olumsuz veya hasmane tutum Türkiye’nin demokrasi kalitesindeki geriye gidiş üzerinden meşrulaştırılıyor. Buna karşın, tarihsel ve ideolojik gerekçeleri bir kenara koyacak olursak, Türkiye’de son yıllarda yükselen Batı karşıtlığı ise Batı’nın Türkiye’ye sürekli operasyonlar çektiği teması üzerinden gerekçelendiriliyor. Her iki okuma da, kısmi gerçeklik payına sahip olmakla birlikte, resmin tamamını yansıtmıyor. Hatta ilişkilerdeki asıl meseleyi es geçiyor.