Arapça ‘lyk’ kökünden gelen liyakat sözü, ‘layık olma’ anlamına geliyor. Liyakatin yakışmak, yaraşmak veya uygun olmak, layık olmak, yeterlilik, yetenek,… gibi karşılıkları da vardır. Liyakati sağlayan temel öğeler ise; eğitim, bilgi ve beceri, deneyim,… şeklinde sıralanabilir.
Son yılarda Türkiye’de liyakat söylemi çok kullanılır oldu. Gerçekten de önemli bir konu. Bu konuyu en etkili şekilde Alev ALATLI hoca gündeme getirdi.
Türkiye'nin dünyanın iyiliği için yaşaması ve yaşatılması gerektiğini belirten Alev Alatlı, Türkiye'nin asgari 250 yıldır karşı karşıya kaldığı liyakat sorununun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha hızlı çözülmesinin mümkün olabileceğini belirterek, "Liyakat sorununu çözebilirsek rahmetli Özal'ın kehaneti doğrulanır. 21. yüzyıl gerçekten de Türklerin yüzyılı olur" dedi.
ALATLI: “Liyakat sorunu çözüldüğünde Türkiye şahlanır. Bir kere, eğitimden adli sisteme, imardan enerjiye, tarımdan basına hemen her alanda gözlemlediğimiz o müthiş savurganlığın sonu gelir. Zor kazanılmış birikimlerimizi rasyonel yatırımlara dönüştürme imkanı doğar. Zaman yönetimi mümkün olur. Bir günlük işi bir aya yayıp sürüncemede bırakmaz, ödenekleri çarçur etmez, bütçeleri delmeyiz. Gözaltı süreleri kısalır. Mahkemeler daha hızlı karar alır. Çocuklar hangi sınava gireceklerini bilir. Tesisatçı gideri yanlış yere bağlamaz. Elektrikçi kabloyu izole eder, yangın çıkartmaz. Caddeler, en ufak bir serpintide göle dönmez. Dünyayı doğru okur, doğru yorumlar, kim dost, kim düşman doğru kestirirsek olası FETÖ'lere hazırlıksız yakalanmayız. Hepsinden önemlisi, liyakat noksanının suçunu birbirimize atmaz, birbirimizi haksız kazançla, ihanetle suçlamaktansa meselelerin kök nedenlerine inme alışkanlığı kazanırız. Siyaset bile rasyonelleşir. Bizi kahreden olumsuzlukların ezici çoğunluğu, aktörlerin ehil olmamalarından kaynaklanıyor, ahlaksızlıklarından değil. Hasılı, liyakat meselesini çözer, emaneti ehline bırakmayı ilke edinirsek, etnik veya sınıfsal veya ideolojik kutuplaşma kaygıları yok olur, Türkiye 21 yüzyılda uçar! Ele güne karşı caydırıcı bir güç olmak da böyle bir şeydir zaten. Hayırhah bir güç olmak da öyle. … Adli sistemin ihyası, milli eğitimin yalpalamalardan kurtarılması var. Ancak bunların her ikisi de muazzam siparişlerdir, başarı yine döner dolaşır liyakatta düğümlenir. Bakın, ne milli eğitim sistemi ne de adli sistem boşlukta tekevvün eder. Bu kurumlar toplumun genel zihniyetinin, değer yargılarının, dini inançlarının, dönemin hakim dünya görüşlerinin, evrensel düşünce akımlarının ve nihayet sosyoekonomik yapılanmasının ortak ürünleridir….”
Liyakat konusunda ALATLI hocamıza aynen katılıyoruz.
***